6 Nisan 2009 Pazartesi

Kokar Koyu/Korykeion, Çılga Mağarası, eskiçağ kalıntıları











KOKAR Burnu,koyu ve ÇEVRESİ:
İzmir\'de Urla Yarımadasının güneyinde,Sığacık Körfezindeki Kokar mevkiinde bulunan dağ silsilesi güneye doğru uzanır;batısındaki Teke Dağı ile arasında1600 m.uzunluğunda bir koy oluşur.Kokar koyu(Eskiçağdaki isimleri KORAKA,KORYKEİON)olarak tanımlanan bu koy ağız kısmında 90m.derinliktedir.Etrafındaki yüksek tepeler de koyu her yönden gelecek rüzgarlara karşı korur;derinliği yanı sıra bu özelliğiyle de ideal liman şartları oluşur.Bazı tarihi belgelere göre 2.Dünya Savaşında koy liman olarak kullanılmıştır.Amatör dalgıçların ve balıkçıların verdiği bilgiye göre de koyda çok sayıda batık gemi kalıntısı mevcuttur.
Koyun ağzını güneyden yarımada şeklinde kapatan\"Eğri Kuyu\" mevki ören yeri görünümündedir.Çeşitli yapılara ait duvar ve temel kalıntıları 350m.uzunluğundaki tüm \"Eğri Kuyu\"\'yu kaplar.Dini ve resmi yapılara ait olabilecek bu enkaz içinde sütun parçaları ve bir torso (Heykelin gövde kısmı)dikkati çeker.Koyun doğusunda ,Remzi Yağmur Çiftliği\"mevkiindeki makilik ve kayalık alanda bol miktarda keramik (Pişmiş toprak,çanak çömlek)parçası görülmekte.Daha kuzeydeki nisbeten düz alanda bazı temel kalıntıları tesbit edilebilmektedir.Tarımsal faaliyet ve kaçak kazılar sonucu mimari özelliklerin büyük ölçüde tahrip olduğu bu alanda bol miktarda çatı kiremiti görülür.
Kokar Koyu çevresinde ,yerleşime uygun tüm alanlar üzerinde belirgin iskan izleri bulunur.Mimari kalıntılar ve diğer buluntular incelendiğinde ,bu yerleşimin çok büyük boyutlarda ve gelişmiş bir liman kentine yakışır düzeyde olduğu görülür.Koyla birlikte yerleşim iki km.uzunluğunda,bir km.genişliğinde bir alana yayılmakta.Ele geçen arkeolojik malzemeye göre yerleşim Roma devrinde yoğunlaşmaktadır.Başlama ve son bulma tarihleri ise uzmanlar tarafından gerçekleştirilecek bir araştırma sonucunda ortaya konabilecektir.
Gerek koyu,gerekse çevresindeki yerleşim alanlarıyla Kokar mevkiinin,Ege\'nin önemli antik liman kentlerinden biri olduğunu gösteren bu deliller,buranın vakit geçirmeden 1.derecede arkeolojik sit alanı ilan edilmesini zorunlu kılar.Koy ve çevresinin imara açılarak gözden çıkarılması Anadolu Kültür Tarihi için telafisi mümkün olmayan kayıp olacaktır.



ÇILGA KOYU:
Bölgenin korunması gerekli doğa ve tarihi değerlerinden bir diğeri de daha batıda ,Teke Dağı ve batısındaki İnceburun Tepesi arasında,karaya doğru 4-5 km.sokulan ÇILGA KOYU\'ndadır.Çılga Koyunun batısında ve İnceburun Tepesi\'nin kuzeyinde,deniz seviyesinden 150 m.yükseklikte ÇILGA MAĞARASIbulunmaktadır.
Çok dar olan mağara ağzından 30m.genişliğindeki ön salona girilir.Bu salona 16m.genişliğinde ,daha dar ikinci bir salon,buna da üç galeri bağlanmaktadır.Galeriler içinde sık olarak sarkıt ve dikitlerin görüldüğü mağaranın tesbit edilebilen uzunluğu 40m.dir.Mağaranın diğer kesimlerine nazaran daha derin olan ön salonunda ,2,5 metre kalınlığında bir kültür dolgusu mevcuttur.Bu dolgu üzerinde ve içinde pişmiştoprak kadın heykelcikleri bulunmaktadır.Yardımcı Doçent Yaşar Ersoy\'a göre bu heykelcikler Tanrıça Hekate\'yi temsil etmektedir.
Karia yani Anadolu kökenli bir Tanrıça olan Hekate ,antik Yunan dünyasına sonradan girmiş ve özellikle halk tarafından benimsenmiştir.Bu nedenle de tasvirleri büyük çapta sanat özellikleri göstermez .Tek bir gövde halinde olduğu gibi üç gövdeli tasvirler de vardır.Bazı görgü tanıklarının ifadesine göre ,mağarada daha önce bulunan heykelcikler arasında böyle üçlü olanlara da rastlanmıştır.Yunan dünyası dışında Roma dünyası da Hekate\'ye büyük ilgi göstermiştir.Roma devrinde Hekate ,ay tanrıçası,geceye ve karanlığa hakim tanrısal güç,büyü ve sihri elinde tutan kara güçler kraliçesi olarak karşımıza çıkar.
Ele geçen keramik parçalarına göre mağara içindeki dolgu tabakası iö.6-4.yüzyıllara aittir.Bu durumda Çılga ,İÖ.6. yüzyıldan itibaren Tanrıça Hekate\'ye ait bir kült merkezi olarak değerlendirilmiş kutsal bir mağaradır ve doğal yapısı yanında ,Anadolu din tarihi açısından da büyük bir önem taşımaktadır.
Kaynak ve alıntı:Prof.Dr.Hayat ERKANAL Ankara Dil Tarih Coğrafya Fak.ÖĞR.Uyesi-Kazı makalesi -Atlas Dergisi

Prof.Dr.Cevdet BAYBURTLUOĞLU Erythrai isimli yapıtında Strabon\'dan alıntıyı özellikle getirmiş;
\"ERYTHRAİ\'ye(ILDIRI) varmadan önce Teos\'lulara ait ERAE(AİRAİ/AERAE/DEMİRCİLİ)adlı küçük bir kasabaya gelinir.Sonra KORYKOS (KIRAN DAĞI)adlı yüksek bir dağ ve onun eteğinde KAYSTES adlı bir liman vardır.Bu KAYSTES ismi de KOKAR ve çevresindeki yukarıda anlatılan liman özelliklerini çağrıştırır gibidir.
Bilge UMAR Türkiye\'deki Tarihsel Adlar Kitabında Korykos burnunun KORAKA Burnu olduğunu ve Kor-uwa -ka ,yani ÇIKINTILIK YERİ ögelerinden türetildiği görüşündedir.

Toparlarsak özellikle Sayın Prof.Dr. Hayat ERKANAL\'ın bölgede gerçekleştirdikleri araştırmalarda KOKAR ve ÇILGA koyunun çok önemli bir bölge olduğunu öğreniyoruzKokar burnu ve koyu ile Çılga Koyları doğa, çevre, tarihsel coğrafya ile dopdolu harika yerler.
Yukarıda yer alan Kokar koyu çevresiyle ve Çılga Mağarasıyla ilgili fotoğrafları için araştırmacı, çevre ve antik kent sevdalısı Sayın ALİ RIZA AVCAN'a çok teşekkür ederim.
Aşağıda Sayın ALİ RIZA AVCAN'ın yazısını okuyunuz.
İzmir-Çeşme otoyolunun Zeytinler Kavşağı'ndan sağa doğru dönüp Uzunkuyu Köyü üzerinden ve otoyolun altından yarımadanın Güney tarafına geçtiğinizde, önce Zeytineli Köyü'ne daha sonra da Çeşme Yarımadası'nın güneyinde yer alan Zeytineli Koyu'na varırsınız. Bu koydaki DHMİ kampına varmadan soldaki tepeye doğru yükselen kötü yola girdiğinizde yükselmeye başlayıp etraftaki diğer koyları, sırasıyla İmece ve Sarpdere koylarını görmeye başlarsınız. Yol sizi, bir tarikat örgütlenmesinin bir çiftlik inşa ederek işgal ettiği Sarpdere Koyu'na getirir. Burada karşı tarafa devam etmek için ya bu yerleşmenin bekçisinden izin almanız ya da yerleşmenin etrafından dolaşmanız gerekir. Şayet bu engeli aşabilirseniz, içinde -Yaz ayları haricinde- bir tatlı su kaynağının bulunduğu Nergiz Koyu'na / Azmağı'na ulaşırsınız. Burada bir keçi barınağı bulunmaktadır. Bu barınağın Güney-Doğusundaki vadinin içine girip ilerlemeye başladığınızda buradaki çallan -anlaşılmaz bir nedenle- temizlendiğini görürsünüz. Bu vadinin içindeki patikayı izleyerek 3-4 saat zorlu bir yürüyüş yaptığınız takdirde Çılga Koyu'na varırsınız. Bu yol harita üzerinde kolay bir yol gibi görünmekle birlikte, yürümeye başladığınızda zor, kaybolması kolay bir rota olduğunu görürsünüz. O nedenle, çevreyi iyi bilmeyen bir rehber olmadan yola çıkılmaması gerekir. Ayrıca, bu yürüyüş öncesinde, bu bölgede yasadışı insan kaçakçılığı yapıldığından Uzunkuyu Köyü'ndeki Jandarma Karakolu'ndaki yetkililerle Zeytineli Köyü Bekçisine bilgi verilmelidir. Yoksa, tatlı bir gününüz olası engellemelerle zevk alınmaz hale gelecektir. Yürüdüğünüz yol boyunca karşınıza -mevsim ilkbaharsa- çılgınca coşmuş bir doğa çıkacaktır. Şimdiye kadar görmediğiniz orkideler, papatyalar, envai çeşit çiçekler yolunuza serilecektir. Koya vardığınızda sağınızdaki İnceburun Tepesi'ne yaklaşık 1 km.lik bir yürüyüşle tırmandığınızda, 150 metre yükseklikte karşınıza Çılga Mağarası ve çevresindeki antik yerleşim kalıntıları çıkacaktır. Bu güzel yerleri ziyaret etmek isteyenlerden tek dileğimiz, onca yakınımızdaki bu güzel, ender yerleri koruma konusunda azami dikkati ve özeni göstermeleri, gelecek nesle emanet edeceğimiz bu değerleri korumalarıdır.







2 yorum:

  1. anlatım için teşekkürler

    YanıtlaSil
  2. İzmirlilerin çok azi duymustur.ben balikavi icin girmiştim.dogasina hayran kaldim.ellerinizi saglik gidicek olanlara tavsiyem yuksek bir arabayla gitmeleri.

    YanıtlaSil