9 Ocak 2010 Cumartesi

Galata Surları/Sykaia/Sykodis


Aynı fotografın iki ayrı kopyasını izliyorsunuz. Bu çok önemli bir fotograf, zira Bizans döneminden sonraki özellikle Ceneviz dönemi kalıntılarının durumunu bize belgeliyor.








Galata Koyu'nun adı "SYKODİS"idi, Yunanca "incirlik" anlamına gelse de Anadolu'da Ska kök sözcüğü ile ilgili birçok yer ismi biliyoruz.. Zaten bölgenin adı birçok eski kaynakta "SYKAİA" olarak geçmekte..Ad; bu yapısıyla Anadolu dillerine daha yakın... SKA kök ismi Prof. Dr.Bilge Umar'a göre, "Ada, yarımada" anlamında , Anadolu Luvi kökenli ve ardılı dillerde kullanılmakta.(Türkiye'deki Tarihsel Adlar-İnkilap yayınları) Skamandros, Skandarion, Skandila, Skalaminias(Lesbos, Midilli Adasında)Skutari (Üsküdar, Khrysopolis) hatta bizim" Söke" isminde ve Edremit Körfezinde Assos yakını, Palamedion kentinin bulunduğu yerde "Sokakağzı" gibi birçok yer adında yaşıyor..Strabon burasını "I SYKİ" diye adlandırmış.. Liman çevresindeki alan ilk kez Konstantin tarafından surlarla çevrilmiş.. İmparator; surları Khrysopolis'den (Üsküdar) buraya taşınan Hristiyanları korumak için yaptırmış..( Kaynak:Orhan Türker, Galata'dan Karaköy'e-Sel Yayınları )
Skyaia/Galata; imp. Theodosius zamanında 1 kilise, 1 genel ve 5 özel hamamı, 1 agorası, 1 tiyatrosu (Acaba yerleri nerede?..) 2 tersanesi, 1 sütunlu caddesi, 5 un değirmeni, 431 ev, 34 gece bekçisi ile eski Bizans İstanbul'unun 13. bölgesi olmuş...Şehre çok yakın olduğu için Eski Bizans İstanbul'unun ile Galata ile arasındaki ulaşımı da çok kolaydı..528 yılında İmparator Iustinianus döneminde tiyatro ve surlar restore edilerek, bu semte ayrı bir şehir statüsü verilmiş ve adı da Iustinianupolis olarak değiştirilmiştir. Ancak bu isim de pek tutmamış ve Iustinianus dönemi ile sınırlı kalmıştır.
Karaköy isminin eskiden KHİAROHORİ olduğunu da kayıtlardan öğreniyoruz..
Aşağıda Blogspotumda da isim tarafımdan aktarılmıştır..
http://erkmensenan.blogspot.com/2009/03/istanbulda-antikcagda-semt-ve-yeradlar.html
Galata ismiyle ilgili rivayetler de muhtelif..Galata ismine en yakın antik GALATİA bölge isminin Galatia'lı , Galatlar'dan geldiği de söylense de, GALA sözcüğü Yunanca'da Süt demektir..Burada sağılan sütten kaynaklandığı tezi de kuvvetle tekrarlanır..
Galata; eski Bizans İstanbul'unun ilk kuruluş yıllarından beri bu şehrin en önemli dış mahallelerinden birisi olmuştur. Burada Galatların yaşadığı tezini kabul ettiğimizde buranın Avrupalı tüccarların bir yerleşim alanı olduğunu da anlamak olası.. Cenevizliler, Kırım'daki ticaret kolonilerini koruyabilmek için Galata'nın önemini kavramışlardı. Cenevizliler Bizans İmparatorluğunun iç çatışmalarından ve Bizans'a gelen saldırılardan yararlanarak yavaş yavaş Galata Surları içindeki şehrin kontrolünü tamamen ellerine almışlar ve zaman zaman Bizans'ın yanı başındaki düşman olmuşlar..






Öteki Kentin Tahkimi

Istanbul'u Istanbul yapan en önemli cografi avantaji dogal liman Haliç'in varligidir. Bu limanin askeri anlamda güvenligini saglamak, Istanbul'u savunmakla esanlamlidir. Ve savunmanin geregi yerlesimi yüksek duvarlarla tahkim yani surdur. Sur sadece güvenlik olusturmaz, ayni ayni zamanda sinirlari da çizer.
Esas kentin bulundugu Tarihi Yarimada, yerlesimin ilk günlerinden itibaren surlarla çevrildi. Haliç'in karsi kiyisinin da ayni düzene girmesi fazla uzun sürmedi. Galata ya da eski Grek dilinde 'karsi' ya da 'öteki' anlamina gelen Pera (Peran), Bizans döneminde Konstantinopolis'in XIII. bölgesiydi. Arkeolog Semavi Eyice'den ögrendigimize göre Galata, Imparator I. Constantinus zamaninda (324-337) iki metre kalinliginda ve toplam uzunlugu 2 bin 800 metreyi bulan surla çevriliydi. Bugünkü Azapkapi-Sishane-Tophane üçgeninde kuruluydu. Kara tarafindaki surun önü 15 metre derinliginde bir hendekle çevriliydi. Dev hendek, sur kapilarinin önündeki agaç köprülerle asiliyordu. Galata semtinde bugün de isimini koruyan Küçük Hendek, Büyük Hendek ve Lüleci Hendek sokaklari bu surun güzergâhi hakkinda fikir veriyor.
Galata'daki Constantinus dönemi surlarindan geriye kalan görünür bir parça yok. Ancak Karaköy'de zaman zaman Galata Kulesi ile karistirilan Galata Hisari'nin temellerinde bugün Yeralti Camii olarak bildigimiz Kursunlu Mahzen var. Bildigimiz anlamda hiçbir camiye benzemeyen bu yapi, Bizanslilarin Istanbul kusatmasi sirasinda Haliç'i kapatmak için gerdikleri zincirin kuzey ucunun baglandigi Castrum Hisari'nin bodrumu. Dogal imanin girisini kontrol eden bu hisar, kent için en kritik savunma noktalarindan biriydi. IV. Haçli Seferi'nde Latinler burayi zapt ederek Konstantinopolis'i yagmalamisti. Kentin 1261'de tekrar Bizans kontrolüne geçmesi Galata Surlari'ni da etkiledi. Imparator VIII. Mihael, esas kentin karsi kiyisinda Latinlerin egemenliginde bir sehrin varligindan çekindigi için surlari yiktirdi. Galata Hisari içinde bir Bizans garnizonu birakti.

Deniz ticaretiyle ugrasan ve Akdeniz'in önemli limanlarinda koloniler bulunduran Cenevizliler, Konstantinopolis'e 12. yüzyilin ikinci yarisinda geldi. Bizans'tan aldigi imtiyazla Haliç kiyisina Porta Neorion'a (bugünkü Bahçekapi) yerlesen koloni, ayaklanmaya önayak oldugu gerekçesiyle buradan kovuldu ve 1261'de Galata'ya göçtü. Topluluga kendi surlarini insa etme izni verilmedi. 1303 yilinda, rakipleri Venediklilerin baskisini neden göstererek kendilerine ayrilan bölgenin etrafini genis bir hendekle çevirmeyi basardilar. Hendek boyunca muhkem evler insa ederek aralarini yüksek duvarlarla birlestirip kolonilerini tahkim ettiler. Bizans bu evlerin resmen sura dönüsmesini engelleyemeyecek kadar zayiflamisti. Sanat tarihçisi Celal Esad Arseven'e göre Cenevizliler surun belli noktalarina firsat buldukça müstahkem kuleler ilave etti. Kule insasi göreve gelen her 'podesta' yani koloni yöneticisi için önemli bir amaçti.
Surlar disariya dogru genisledigi gibi, içten de gelisti. Iç surlar, kentin farkli topluluklarina ait mahallelerini ayiriyordu. 1352 yilinda en genis sinirlarina ulasti. Bu tarihte Karaköy'deki Galata Hisari'nda surun kuzey sinirini belli eden Galata Kulesi (Christea Turris, 1349) öteki kentin baskin mimari unsuru oldu. Bugün Galata Surlari denince en çok Ceneviz kolonisinin 1303-1352 arasinda insa ettigi surlari anliyoruz.
Isminde de sakli oldugu gibi Pera daima kente 'yabanci' unsurlari temsil etti.
Osmanli döneminde insa edilen büyük iki Mimar Sinan eserinin, Azapkapi'daki Sokollu Mehmed Pasa Camii ve Tophanhane'deki Kiliç Ali Pasa Camii'nin yerlerinin seçimi de tesadüf degil. 14. yüzyildan itibaren Galata, tam bir Italyan kenti görümündeydi ve Istanbul'un Bati Akdeniz'e açilan limaniydi. Fatih Sultan Mehmed, ticari getirisi yüksek bu limandan vazgeçmemekle birlikte payitahtinin karsisinda Bati Hristiyan devletlerinin kontrolünde güçlü bir kalenin varligini istemedi. Cenevizlilerin tarafsiz kalma önerisine ragmen kara surlarini yer yer yiktirdi. Kent giderek gelisti, surlar yapilarin arasinda kalmaya basladi. Bati'daki devletlere burada toprak bagislandi, elçilikler çevresinde koloniler gelisti. Cenevizliler, diger Hiristiyan topluluklar arasinda nufüs olarak eridi. Semtin yogun bir yerlesim mekâni haline geldigi 19. yüzyilda, Batili kimligini korumasina ragmen Müslüman, Rum ve Ermeniler baskin nüfus oldu.
Galata Surlari'nda II. Mehmed'den sonra bilinen en köklü yikim, sehremanetinin (belediye) altinci dairesi tarafindan 1864'ten sonra gerçeklestirildi.

www.kesfetmekicinbak.com sitesinden alintidir.

Bu fotoğraflarda, Galata Surları’nın büyük bir yapılaşma altında yok olduğu ortaya çıkıyor. Fotoğrafta, Galata Kulesi’nin güneybatısında yer alan iki adet büyük burç / kule okla gösterilmekte. 1864-65 yıllarından başlayıp günümüze kadar sistemli bir şekilde yıktırılan Galata Surları’ndan geriye bu kuleler, Galata Kulesi ile çevresindeki az sayıdaki duvar kalıntısı, Azapkapı’daki duvarlar ve Yanık Kapı kalmıştır.
Aşağıdaki yazı http://www.hayal-et.org/i.php/site/building/galata_surlar sitesinden alınmıştır.
Yapılış tarihi: 14yy.
Yaptıran: çeşitli koloni yöneticileri
Yıkım tarihi: 1864-65
Yıkım nedeni: 6. daire’nin kentleşme projeleri
Yer: Galata

“İstanbul gibi bir şehrin ve Galata semtinin surlarıyla kapılarını kaldırmak makul olamaz, bu kadar on senelerden beri mevcut olan, eski zamana ait kule ve kapılarını mahvetmek layık değildir” Ahmet Lütfi Efendi

Tarih boyunca İstanbul’un Batılı, “İtalyan” yüzünü temsil eden Galata, çevresi surlarla sarılı bir ticaret kentidir. Surlar esas olarak erken Bizans çağında inşa edilmiş, ancak Ortaçağ’da Cenevizlilerin yerleştiği dönemlerde yenilenmiştir. Cenevizli yöneticiler, denizciler, farklı ülkelerin insanları, tüccarlar, hayat kadınları… hepsi Galata’nın önde gelen sakinleri arasındadır.
Osmanlı egemenliğinin ilk yıllarında surlar kısmen yıkılmış, yine de Cenevizlilere Bizans döneminde tanınan ayrıcalıklar korunmuştur. Galata’da, birbirinden ayrı tutulan Müslüman ve gayrimüslim mahalleleri oluşmuştur. Giderek harap olan surlar üzerine ev yapılmasına izin verilmiş, depremler sonrasında tehlike gösteren yerler yıkılmıştır. Bu gelişmelere rağmen sur kapıları 19. yüzyılda hala kullanılmakta ve gerektiğinde onarılmaktadır.

Ancak surlar 1840’larla beraber, büyüyen ve gelişen Galata’da ulaşımı zorlaştırmaktadır. 1857’de kurulan 6. Belediye Dairesi bu nedenle yolların genişletilmesi için surların yer yer yıkılmasını öngörmüştür. Belediye mühendisi Marie de Launay yıkımlar sonunda, yangınlarda engel yaratan çıkmaz sokakların yerini geniş yolların alacağını, liman ile yerleşme bölgesinin sorunsuzca birbirine bağlanacağını ifade etmiştir. Yıkımlarda etkin görev alan de Launay, aynı zamanda tarihi Ceneviz yapıları açısından dönüşü olmayan bir karar verildiğini de kabul etmiştir. Kararın ardından, kulelerdeki armalı levhaların taşınarak Belediye’de korunması önerilmiş, yıkımlar aralıklarla gerçekleştirilmiş, hendekler doldurulmuştur.

Construction date: 14th century
Commissioned by: various colony governors
Destruction date: 1864-65
Cause of destruction: urbanization projects by the municipality
Location: Galata

“It cannot be reasonable to remove the walls and gates of a city like Istanbul and Galata; such old towers and gates which have existed over so many times do not deserve to be
destroyed” Ahmet Lütfi Efendi

Galata which represented the western, “Italian” face of Istanbul throughout the centuries was a trade colony with its own defense walls. The walls were originally built in early Byzantine period and renewed in medieval age as the Genoese established here. Genoese rulers, seamen, people from different countries, merchants and prostitutes… all were among principal residents of Galata.
In the first years of the Ottoman rule the city walls were partially destroyed, however, the privileges assigned to the Genoese in Byzantine times were preserved. Muslim and non-muslim districts were established in Galata whereas they were strictly separated from each other. In course of time, houses were allowed to be built on the walls that got gradually ruined and those sectors which tended to collapse after earthquakes were demolished. In spite of this process, the gates on the walls were still in use and they were repaired in case of need in nineteenth century.

However, with 1840’s the walls interrupted more and more the transportation in growing and developing Galata. Therefore the Istanbul 6th Municipality Department planned the demolishing of several wall sectors for widening the roads. The municipality consulting engineer Marie de Launay was in the opinion that the dead-end alleys which became dangerous in case of fires would be replaced with wide streets and the harbor area would easily be connected to the residential district. De Launay who actively played a part in the organization of demolitions accepted at the same time that an irreversible decision was taken for the historical Genoese buildings. Following the final decision, marble plates with heraldic carvings on the towers were suggested to be transported to the municipality building, the demolitions were carried out with intervals and the digs were filled in.



















Bora Arasan'a ve Derya Karademir'e fotoğraflar için çok teşekkür ederim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder