9 Mart 2009 Pazartesi

Spil Dağı Akpınar Taş Suret Ana Tanrıça Kabartması

Manisa Spil Dağı Akpınar TAŞ SURET Ana Tanrıça Kabartması

Bilinen en eski Ana Tanrıça kabartmalarından , Manisa'dan Turgutlu'ya giden yol üzerinde, Manisa'nın 7km. kadar güneydoğusunda, Manisa kenti su tesislerinin bulunduğu Akpınar'da , yolun sağında ve hemen yanındaki dağ yamacının biraz yukarı bölümündedir. Kabartma, kaya yüzeyine, insan boyundan daha büyük boyda oyulmuştur ve oturan bir kadın görünüşündedir; uzmanlarca İÖ. 13,yüzyıl 2.yarımına tarihleniyor,Taş Suret, üzerine işlendiği kayanın biraz gevşek olması nedeniyle ,binyıllar boyunca pek aşınmıştır,ayrıntıların tümü yok olmuştur.
Akpınar'daki Kybele kabartmasının yanıbaşında kaya yüzeyindeki bazı çıkıntıları inceleyenlerden kimi,onları,Luvi hiyeroglifi simgeleri saydılar,hatta Bossert ,o çıkıntıların EXERCITUS-Mu(wa)diye okunmasını önerdi. Ancak başka uzmanlar kendisi de bir filolog ve epigrafya uzmanı olan Prof.Bean,orada yazı bulunmadığını iddia ettiklerinden , Sipylos anıtında Luvi Hiyeroglifil var mı yok mu konusu tartışmalı kalmıştı.
Yakın zamanda, Hans Güterbock R.LAlexander, bu anıtın 3m. kadar solunda kendilerinin Sipylos'daki ikinci yazıt diye adlandırdıkları bir yazıtın varlığını , bilim dünyasına duyurmuş daha doğrusu hatırlatmışlardır.Bu yazıtta Luvi hiyeroglifi simgeleri , kayaya 2-3mm.derinliğinde çizgiyle işlenmiştir ve kayanın o bölümü, yukarıdakibir çıkıntı nedeniyle güneş görmediğinden simgeler, onları arayan yani çevrede yazıt arayan , Luvi yazısı simgelerini tanıyan uzman bir kişinin bile gözüne kolayca çarpmıyorlar; Luvi yazısı simgeleri üzerine bilgisi olmayan kişinin ise oradaki çizgileri görse bile, bir yazıtla karşılaştığını anlaması beklenemez. Simgeler burada,yukarıdan aşağıya dizilerek yazılmışlardır;iki sütun halindedirler ve sütunların her birinde 4-5 işaret vardır. Güterbock sağındaki sütunda yukarıdan aşağı ilk üç işareti ZU -WA-LA diye okumuştur. Hitit belgelerinin birinde , Zuwala diye biri gerçekten anılıyor ve böylece , Zuwala'nın kişi adı olduğunu anlıyoruz. Aynı sütunda bunlardan sonra gelen son işaret ise, Luvi yazısında (Henüz aydınlatılamamış) bir makamı, bir görevliyi belirtiyor. Demek ki yazıtta adı geçen Zuwala, o işaretin gösterdiği makamın sahibidir. İkinci sütunda bulunan simgelerin kimi fazla siliktir, belirsizdir,bu nedenle Güterbock diğer sütunu okuyamamıştır.,
Güterbock ile Alexander ,bu yazıtı görmekle önemi kuşku götürmeyecek bir buluş yapmanın sevincini yaşamışlardı. Sonradan, o yazıtı ilk kez Eduard Gollob'un 1882 'de Viyana'da yayınlanan bir yazıyla bilim dünyasına duyurduğunu ve L.Messerschmidt'in de ona gönderme yaparak 1900'de çıkan bir yazısında aynı konuyu işlediğini öğrendiler. Ancak Luvi'lerin adının bile bilinmediği o yıllarda bu yazıtın bulunuşunun önemsenmeyişi, unutuluşu doğaldır. Bugün ise Batı Anadolu Tarihinde Luvi Halkının ne kadar önemli yeri bulunduğunu biliyoruz. Hele Troia kazı başkanıProf. Korfmann 'ın Troia'da,Prof.Recep Meriç'in de Torbalı/Metropolis /Puranda'da Luvi yazısı simgeleri bulunan birer mühür bulmasından sonra o tarihi aydınlatmak için o kültürden kalma yazılı ,yazısız belgeler aranıyor.
Böyle bir zamanda Ana Tanrıça'nın yanıbaşındaki yazıtı yeniden bulup hatırlatmanın değeri ,1882'de oradaki yazıtı ilk kez görmüş olmanın değerinden eksik değildir.

Tarihin her döneminde pınarlar, tatlı ve temiz su kaynakları olarak insanoğlunun ilgi ve saygısına sahip oldular. Özellikle bol sulu pınarlar daha fazla insanın gereksinmesine cevap verdikleri için kutsallıkları da o denli yüksek oldu.Manisa'nın birkaç metre doğusunda , Antik SPYLOS(SPİL)Dağının hemen ayağının dibinden fışkıran Akpınar da halen Manisa'yı(Eski SPYLOS MAGNESİA'sı) besleyen bir su kaynağı olarak antik dönemde de saygı gördü.
Akpınar'ın hemen üzerindeki kayalık yamaçta yer alan 9 metre yüksekliğinde,
oldukça aşınmış durumdaki tanrı veya tanrıça kabartmasının da Akpınar ile ilişkisi olmalıdır.Bu Ana Tanrıça(MAGNA MATER)kabartmanın İÖ.2.binin ikinci yarısında yapıldığını söylemek olasıdır. Ö.1500 ile 1200 yılları arasında Hitit İmparatorluğu'nun siyasi ve askeri baskısı altında olduğunu bildiğimiz Assuwa ve daha sonraları Seha nehri ülkesi sınırları içinde yer alan bu bölge Karabel Anıtının da gösterdiği gibi kültürel alanda da Hitit etkisi altındaydı. Ana Tanrıça figürünün yanında Luvi hiyeroglfleri de vardır. Taş Suret'le ilgili Daha başka, ayrıntılı örnekleri önümüzdeki yazılarda daha geniş aktaracağımı belirtmeliyim.
TAŞ SURET ile ilgili Kaynaklar:
Hatti ve Hitit Uygarlıkları-Prof.Dr.Ekrem AKURGAL-1995(63)
Paleolitik Çağdan Türk Fethine Kadar İzmir'in Smyrna'sı-Prof.Dr.Ersin DOĞER-İletişim yayınları -2006
Lydia-Prof.Dr.Bilge UMAR-İnkilap yayınları-2001
Taş Suret Anatanrıça Kabartması ile ilgili digital öncesi çekilmiş fotoğraflar yüklüyorum..
Ayrıca Spil dağıyla ilgili bir önemli ve ek bilgiyi de aktaralım..


Spil isminin kökenini araştıracak olursak; Manisa Spil Dağının Hititler'ce adı Zipasla idi. Luwi dilinden gelme isminin ise, Sipuwla olduğu ve Yarık anlamına geldiği ve dağın ortasındaki, çok büyük bir yarığı işaret ettiği bilinmektedir. Hellen dilince söyleniş biçimi Syplos...
Kaynak: Türkiye'deki Tarihsel Adlar-Bilge Umar-İnkilap yay.
Syplos/Manisa Dağındaki bir kutsal alandan bahsediliyor. Burası Kybele rölyefinin bulunduğu Akpınar yöresidir.Ve Taş Suret kabartmasıdır..

13.ncü yüzyılda İznik Bizanslılarından olan İonnes Doukas Batatzes, burada Meryem Ana'ya adanmış bir kilise yaptırmış, bu kilise Sosandranın Meryemi diye anılıyormuş. (Ramsay, Anadolu'nun Tarihi Coğrafyasında kilisenin Kemalpaşa yakınında olduğunu savunuyor. Şimdiye kadar Kemalpaşa'da böyle bir yer bulunmadı.) Ana Plastene orada bilinen en eski Ana Tanrıça kabartmasının bulunduğu yerde tapkı gören Kybele'nin bir sanı idi. Bu sanın Adı'nın, Ebrastana olduğu tahmin ediliyor.Akpınar civarında, şimdi olduğu gibi, üzüm bağları varmış. Pramnos şarabı Ana Tanrıça Tapınağının yanı başında, bu bölgede üretilirmiş. Destan yiğitleri, onu güçlendirici ilaç niyetine kullanırmış. Tantalis; yazılan söylencelere göre büyük bir depremle, Syplos Dağı yarıklarından kopup gelen sularla yok olmuş büyük bir kent. 1850 yıl önce Manisa'ya gelen Pausanias kentin harabelerini Saloe gölü içinde gördüğünü yazıyor. Yerine Sipylon kenti kurulmuş, o da bir depremle yok olmuş. Manisa tarihi ile ilgili tüm kitaplarda Tantalis kentinden bahsediliyor.( Hasan Aksakal'ın yorumuna göre)






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder