19 Temmuz 2010 Pazartesi

Kremna / Bucak-Burdur

ANTİK KREMNA KENTİ
Antik kente yakın olan Çamlık Köyünün eski ismi Girme, Kremnadan türemedir. Zamanla kelime şekil değiştirerek Girme haline gelmiştir.

KENTİN KEŞFİ VE YAPILAN ÇALIŞMALAR








Antik Pisidia bölgesinin kentlerinden olan Kremna, Burdur ili Bucak ilçesine dahil Çamlık köyünün yakınındadır. Çamlık köyü Bucaka 15 km mesafededir. Ayrıca Strabonda kent hakkındaki anlatımlarından fikir yürütülmüştür. Bunun yanında R.N.Waddington, Kremna - Girme isimlerinin yakınlığı kentin yerinin saptanmasında yardımcı olmuştur.

Hirshfeld bir yapının ithaf yazısında Colonia Lulia Agusta Felix Cremnensium kentten ismini görerek kentin yerini kesinlikle saptamıştır. 1885te J.R.S. Sterret harabeyi ziyaret etmiş, epigrafik kaynakların bazılarını kaydetmiştir. Bundan birkaç sene sonra Lanckoronski ve heyeti Kremnaya gelmiş, kentin forum ve bazilikasını incelemiştir. En kapsamlı araştırma Prof. Dr. Jale İnan tarafından yapılmıştır. Prof. Dr. İnan şehrin yüzey yapılarını inceleyip Q yapısı olarak geçen yapıyı kazmış (2) ve yapıda ele geçen heykelleri tespit edip konservasyon çalışmalarını yürütmüştür. Şehirde bulunan bütün yazıtlar, yazıtlı mimari elemanlar tespit edilip Prof. Dr. George Bean ile beraber kapsamlı bir makale yayımlanmıştır. 1985 yılında İngiliz araştırmacı Dr. S. Mitchell Kremnada çalışmalara başlamıştır.



KENTİN TARİHÇESİ




Kentin antik adı Yunanca da uçurum anlamına gelmektedir. Bu ad kentin topografik yapısına uygundur (3). Kentin tarihi hakkında Strabon şöyle diyor: Amyntas vaktiyle zapt edilemez denilen bazı yerleri, bu arada Kremnayı da almıştır. Hatta Kremna ve Sagalassos arasında bulunan Sandalionu zapt etmek için çaba dahi harcamadı. (Strabon Anadolu 6C 569)
Kremna'nın adı ile ilgili Türkiye'deki Tarihsel adlar kitabında Prof.Bilge UMAR Kra-(u)mna yani "Doruk kenti"anlamına geldiğini söylüyor.Gerçekten de kent ,akından geçen Aksu çayının vadisine egemen bir tepe üzerindedir.Kremna'ya bir tarafından ulaşılır,geri kalan yanları ise sarp uçurumdur.
Şimdi Kremna Romalı kolonistler tarafından iskan edilmiştir. Ve Sagalassos Amyntasın bütün krallığının tabi olduğu Romalı Valiye bağlıdır.

Strabon Artemidorosa dayanarak Kremnanın Pisidiada olduğunu bildirir. Artemidoros; Selge, Sagalassos, Pednelissos, Adada Tymbriada, Kremna, Pithysos, Amblada, Anabura, Sinda, Aarasos, Tarbassos ve Termessos'un Pisidia kentleri olduklarını söyler. Bunların bazıları tamamen dağlarda oldukları halde bazıları da her iki tarafta dağların eteklerin Pamphylia ve Milyasa kadar uzanırlar ve kuzeye doğru yerleşmiş oldukları halde hepside barışsever insanlar olan Phrigialıların ve Lydialılarınn ve Karialıların komşusudur (4).

Kremnanın ilk kurulduğu yeri saptamak zordur. Ama kentin doğusundan başlayıp Cestrus (Aksu) Vadisine kadar inip vadinin de bir kısmını işgal ettiği akla yakındır.

İmparator Probus zamanında şehir Lydius adlı İsaurialı bir eşkıya tarafından işgal edilmiştir. Şehirdeki surlar Zosimosun Historia adlı (63-4) anlattığı kuşatmayla ilgilidir. Ayrıca Hadrian (117-138) Devrinden başlayıp Aurelia Devrine dek bulunan sikkelerden şehrin tarihi hakkında fikir edinilebilir (5).



KREMNA'NIN TOPOGRAFİK YAPISI VE ŞEHİR PLANI


Şehir Cestrus Vadisinin dağ kolunda bulunmaktadır. Şekil bakımından girintili ve çıkıntılı üç köşelidir. Şehir 1000m yükseklikte olup yaylada kuruludur. Şehrin üç tarafı kuzeydoğu ve güney yamaçları kayalıktır. Batıda, üzerinde bulunduğu dağ kolunun büyük dağ silsilesine bağlandığı yerdir (6).

Boğadıç Dağının doğu yüzüne kurulmuştur. Kremnanın batı hududunu Cestrus vadisindeki ırmak oluşturuyor olabilir. Yine batı kısım çıkılabilir yamaçlara sahip olduğundan şehre giriş buradan sağlanmaktadır. Batı kısımdaki sel yatağı, antik dönemde inşaa edilmiş surlar, Akropolü zaptı zor stratejik bir duruma getirmiştir. Akropol yüzeyi düz olmayıp kuzeydoğusunda ve güneydoğusunda tepecikler vardır. Kentin resmi yapılarının çoğu iki küçük vadi içinde toplanmıştır.

Şehir planı; iki vadinin birleştiği yerde forum, basilica, exedra bulunmaktadır. Bu üçlü kompleksin doğusunda Lanckoronskinin araştırmaları sonucu bulunan tiyatro, tiyatronun kuzeyinde Dorik agora yer alır. Longus Forumunun güneyine Lanckoronski ve heyeti tarafından anlamlandırılamayan tonuzlu büyük dörtgen yapı (Q) bulunmaktadır. Forumun kuzeyinde sarnıçlar yer alır. Forumun batısında sütunlu cadde, basilicanın batısında Nympheum bulunur (7). Nympheum, exedra, forumun ve sütunlu caddenin girişi arasında bir alan bulunur, bu alandan sütunlu caddenin kuzey yerlerine çıkan merdivenler vardır. Akropolün yüksek tepelerinden toprak ve arazinin elverişli yerlerinde evler serpilmiş durumdadır. Kentin dışında Hıristiyanlık devri kiliselerine rastlanır. Akropolün batı ve güneybatı yamaçlarında mezar anıtları, yine kent dışında yayılmıştır. Şehrin batısını kuşatan sur duvarları kalıntıları Mitchell tarafından bulunmuştur. Güney surlarının doğusunda arklar bulunmaktadır. Aynı su üzerinde güney ve batı kapıları bulunmaktadır. Batı suru ile güney surunun birleştiği kesimde lahit bulunmuştur. Güney surunun dışında, batı kısmında bir mezar yapısı vardır.



MİMARİ YAPILAR VE BULUNTULAR




Q Yapısı

Yapı forum şeklinde bir alanı kapsar. Pek az kısmı ayakta kalmıştır. Yapı uzun apsis ve nişlerle desteklenmektedir. Yapının önündeki yolun seviyesi yüksekte olduğundan üç basamaklı merdivenle yapının içine inilerek girilir. Düzenli büyük bloklarla örülmüş güney duvarının iki blok sırası ayakta kalmıştır. Yapının içinde, köylüler tarafından kazılarak çıkartılan heykellere ait bazı kaideler bulunmuştur. Bunlar; Athena, Asklepios, Hygieia, Leto, Apollon, Aphrodite ve Herakles heykelleridir. Yapı içinde 15 tane kitabeli parça bulunmuştur. Bunlardan 10 tanesi heykel kaidesidir. Diğerleri ise kapı silmeleri üzerinde bulunan yazıtlardır. Şehirde bulunmuş heykellerin Q yapısı içinde bulunduğu belirtilmiştir. Heykeller köylüler tarafından Burdur Müzesine satılmıştır.Q yapısının ilk dönemlerinde hamam, daha sona kütüphane olarak kullanıldığı varsayımı hakimdir.

Sütunlu Yol

235 m. uzunluğundadır. Merkezi Batı kısmına bağlar. Yolun iki tarafında, sütunların arasında iki sıra halinde dükkanlar bulunmaktadır. Sütun gövdeleri granit taşından yapılmıştır. Korinth stilindeki kireç taşından sütun başları ince işlemeli arşitrav, friz ve kornişten oluşur.

Evler

Evlerin bazılarının peristil avluları ve ayrı ayrı odaları vardır. İlk yapılan binaların ikinci yüzyıldan olması gerekir. Bunlar altıncı yüzyıl ve yedinci yüzyıla kadar tamirat görmüştür.

Batı Sur Duvarları

Sur duvar kalıntıları Zosimos tarafından anlatılan M.S. 270 yıllarında İmparator Probus zamanında Kremna kuşatmasıyla ilgilidir. Duvarların bir kısmının üzerinde birçok kule vardır.

Genel Yapılar

Nypheumun batısında bulunan İon tarzında yapılmış küçük tapınak DR. Marc Waelkens tarafından detaylı olarak incelenmiştir. Buraya ait önemli özellik frizdir. Bu frizin, Septimus Severus zamanına ait olduğu sanılmaktadır.

İki Korinth tapınağı kalıntıları, sütunlu caddenin kuzeyinde yer almaktadır. Pi şekilli Dorik Agora Korinth tapınaklarının doğusunda bulunmaktadır. Kremnanın iyi korunmuş yapılarındandır.

Propylon

Dorik Agoranın yer aldığı caddenin batı ucunu Longus Forumunun etrafında yer alan aşağı seviyelerindeki alanla olan bağlantı noktasıdır.

Pi Şekilli Dorik Agora

Kremnanın en iyi korunmuş yapılarındandır. Plana göre güney kısmı açıktır. Dor başlıklı sütunlarla bezenmiştir. Agoranın tarihini Erken Roma veya Geç Hellenistik olarak vermek mümkündür. Yapıya İmparatorluk döneminde çeşitli ekler yapılmıştır batı ve kuzey kısımları değiştirilmiştir.

Kremna ve antik Pisidia bölgesi ile ilgili en gelişmiş değerlendirmeler,keşifler,tarihsel yorumlar Prof.Dr.Mehmet ÖZSAİT tarafından Doçent iken yazdığı İstanbul Üniversitesi yayınlarından çıkan 1985 baskılı PİSİDYA TARİHİ isimli yapıtta var.Bu kitapta bulduğum KREMNA antik şehir planı Mimar Sayın Nazan BÜYÜKÇELEN'e ait.



KREMNA ile ilgili kaynaklar:

1-2-3 Prof.Jale İNAN Kremna Kazı raporu
4-Anadolu Coğrafyası -Strabon
5-B.Levick Roman Colonies southern Asia Minor 1967
6-S.Mitchell.Kremna çalışmaları
7-Jale İnan ,bkz.1
8-Türkiye'deki Tarihsel Adlar
Türkiye'deki Tarihsel Anıtlar
Pisidia-Prof.Bilge UMAR













Hiç yorum yok:

Yorum Gönder