4 Mayıs 2011 Çarşamba

Thebe/Thebai/Havran/Tepeoba antik kenti'nde yine "maden" aramaları

Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğüne;
Balıkesir ili Havran ilçesine bağlı Tepeoba Köyü Kumluca vadisinde bulunan THEBE/THEBAİ Antik kenti bugünlerde yok edilme tehlikesiyle karşı karşıyadır. THEBE antik kenti yurdumuzun en önemli tarihsel coğrafyasında kültürel miraslarımızdan biri olarak önemli kalıntılarıyla birlikte binlerce yıldır bilimsel araştırmayı beklemektedir. THEBE kentinin Çevresi Tepeboa köyü ve Kumluca vadisi İda/Kaz Dağlarının yakınında bulunmakta ve Edremit Körfezi çevresindeki tarihi THEBE ovasına da ismini vermektedir.
THEBE/THEBAİ antik kenti ve çevresinin korunması için gerekli tesbit faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ve işlemlerin başlatılması için gereğinin yapılmasını arzederim.





Thebe Kumluca arazisini gezdik.. Kent yüzeydeki büyük tahribata karşın, yığınların,toprağın altında bilimsel araştırma ve kazıyı bekliyor. Yöre ve Kumluca çevresi bir doğa harikası. muhteşem bir tarihsel coğrafya..Raporlarında arkeolojik alana hiç değinilmemiş, burası orman arazisi diyorlar..Kumluca ve çevresinin Arkeolojik alan ve THEBE/THEBAİ Antik Kenti olduğu kesin.İşte Thebe antik kentinden, Kumluca yayla ve mezarlığından fotoğraflar;
Fıstık çamlarının altında bilimsel kazı ve araştırmaları beklemesi gereken Thebe kalıntıları defineci teröründen sonra şimdi yok sayılarak, madenciler tarafından yok edilmek tehlikesi ile karşı karşıya..2008 Yılında Piramit Sanat Galerisi'nde bir basın açıkaması yaptık ve bu kalıntıların Thebe anti kenti olduğunu vurguladık.
Tepkiler üzerine aramalar durdu.
Ama 2,5 sene sonra maden aramaları yine başladı.
Edremit Körfezi'ndeki vatandaşlarımızın , sivil toplum ve demokratik kitle örgütlerinin, yerel yönetimlerin daha büyük bir çabası ve duyarlılığı gerekiyor.
Hemen, şimdi...

28.11.2008

* Binlerce yılın ardından gölgeler serilir kumsallar üstüne.

Gölgeler serilir düzlüklere.

Gölgeler yansır nice kayalık ve dimdik tepelere.

İnsanlık tarihinin en parlak sayfalarından biridir Edremit Körfezi'ni çevreleyen bölge ama bilmez birçok kişi neden önemlidir bu bölge.

Çünkü binlerce yılın tanığıdır.

Binlerce yılın esasında sözcüsüdür bu bölge.

Bir tarafta yer alırken daha Neolitik Çağ'da kazanılan başarılara tanık olan çok önemli bir yerleşme, insanlığın daha sonraki süreçlerde yaşadıklarına tanık olan nice yerleşme dağılmıştır tüm körfez çevresine.

Edremit Körfezi çevresinde başta Assos, Adramytteion ve Antandros kadar ünlü olmasa da çok önemli yerleşmeler yer almaktadır. Uzun bir süreç içinde bu bölgede özellikle Körfezin güney kesiminde çalışmış bir araştırmacı olarak bu bölgeyi yakından tanıma fırsatı bulmuş bir araştırmacı olduğum için bir doğa harikası, bir kültürler kaynağı olarak bölgenin şansına, ama bir o kadar da zengin maden kaynakları nedeniyle de şansızlığına tanık olmuş bulunuyorum.

Edremit Körfezi ve çevresi gerçekten muhteşem bir kültür beşiğidir. Doğanın özenle yarattığı bölgelerden biridir. Ama binlerce yıldan beri gayet iyi bilindiği gibi bakır, altın ve gümüş madenleriyle de ünlüdür. Kimileri için büyük bir şans olarak kabul edilen bu madenler, esasında bölgenin doğal ve arkeolojik zenginliğini tehdit eden önemli bir tehlikedir. Her geçen gün de bu tehdit artarak varlığını sürdürmektedir. Madenlerin tehdit ettiği kültürel değerler bir daha yerine konamayacak çok nadide ve ayrıcalıklı şeylerdir. Madenlerin tehdidi altında bulunan arkeolojik alanlar bir daha geri dönüşümü olmayacak yerlerdir. Bölgenin doğal güzellikleri ve tarımsal potansiyeli de geri dönmeyecek niteliktedir. Bunların tümü binlerce yılın şahitleri olan şeylerdir. Mutlaka korunması gereken şeylerdir. Ama madenler de işletilmeyi beklemektedir.

Edremit Körfezi ve yakın çevresi'nden tahribat haberleri almak artık alışıla geldik bir durum gibi gelebilir. Zaman zaman yarasaları korumak için yapılan iyi ve güzel işler duyulsa da bölgeden, genellikle basına yansıyan daha çok yıkım haberleridir. Yıkılan insanlığın geçmişidir. Yıkılan insanlığın geleceğidir. Esasında bu yıkımlar insan hırslarının yıktığı insanlığın kendi insan olma gerçeğidir.

Havran ilçesi Tepeoba köyü kendince mütevazı bir yerdir ama esasında, Tepeoba isminin içinde de saklı olan bir gerçeği de gizlemektedir. Burası eski bir antik kent ve mezarlık alanlarının bulunduğu bir yerdir. Tepeoba sözcüğü esasında içinde eski bir kentin ismi olan Thebai ismini de gizlemektedir. Tepeoba çevresinde bu antik kentin izlerini bulmak da mümkündür. Çünkü kalıntılar orada bizi beklemektedir. Onlar hala ayakta durmaktadır. Hala geçmişin sesini bizlere ve geleceğe yansıtmak için çabalamaktadır. Ama bu yöre madenlerin tehdidi altındadır. Kazısı yapılmamış sadece yüzey araştırmalarından tanıdığımız bu bölge maden faaliyetlerinin tehdidi altındadır.

Aslında, Thebai uzun bir öykünün kaynağıdır.

Bu öykü daha Roma İmparatoru Trajanus devrine, MS. 100lere kadar gider.

Madenci dostlara özenle belirtmek istediğimiz gibi önemli bir deprem bölgesidir bu değerli, ama tehlikeli madenlere sahip yöre.

Bu durumun gayet iyi bildiğimiz bölgede vuku bulan bir depremin ardından Hipoplakioi Thebai adıyla iskân edilen önemli bir kent olmuştur Thebe. Hem de önündeki tüm ovayla özdeşerek ad kazanmış önemli bir yerleşme olmuştur Thebe. Yıllarca gölgeler içinde kalmış olsa da önemli bir kenttir Thebe. Önemli bir arkeolojik yerdir Thebe. Kentinin kalıntılarıyla ve mezarlık alanlarıyla hala ayaktadır Thebe. Ama bu gün hiç çalışılamadan, hiç tanışılamadan yok edilmek istenmektedir Thebe.

Terk edilmesin Thebe.

Terk edilmesin Thebe, nice benzeri kent gibi yok edilmişliğe.

Prof.Dr. Engin BEKSAÇ,Trakya Üniversitesi Arkeoloji, Sanat Tarihi, Öğretim Üyesi






































Mykale Dağı'ndaki Thebai/Dilek yarımadası'ndaki Thebai