Kartal Samandıra’da bulunan Bizans imparatorlarının yazlık olarak kullandıkları Damatrys Sarayı. Imparator II.Tiberius tarafindan 6.y.y.’da av köşkü olarak inşa edildiği tahmin edilmekte. Bir sayfiye sarayı.
Bilge UMAR Türkiye'deki tarihsel adlar kitabında DAMATRYS'i Çamlıca tepesine lokalize etmiş. Aslı Luvi dilinde DAMATRA'dır.
Sevgili ana tanrıçanın erkeği anlamına gelmekte.
Bu sarayın da isminin çok eski Anadolu dillerinden gelmesi doğal ve ilginç. Damatrys tepesi ve Damatrys sarayı Tarım ve bereket tanrıçası Kutsal Demeter ile bağlantısı açısından da, ayrı yerler olmasıyla da araştırılmaya değer.
Samandıra isminin anlamına ise Bilge UMAR aynı adlı eserinde değinmiş, aslı Luvi dilinde SAMADRA yani (Kutsal Ananın erkeği) demektir.
Bulunan yapılar; haç biçimindeki sarnıç, kemerler, tonozlar...
Bizans imparatorlarından II. Tiberius ile Maurikios (578-602) tarafından, "Tanrıça Demeter"in adının verildiği Samandıra’da inşa edilen ve yapıldığı dönemde İstanbul dışındaki en büyük ve en önemli eser olması özelliği taşıyan Damatrys Sarayı ilgi bekliyor.
Bizans imparatorlarından II. Tiberius ile Maurikios tarafından, o dönemdeki adı "Demeter" olan Samandıra’ya inşa ettirilen "Damatrys Sarayı", 14 yüzyılın yorgunluğuna rağmen hala tarihe meydan okuyor. Sarayın boyutları ve nitelikleri göz önüne alındığında, Bizans’tan günümüze ulaşan en önemli yapılardan biri olarak görülüyor. Ancak 1980’lerden sonra Samandıra’nın yoğun göç alması ve bölgedeki çarpık yapılaşma ile ilgisizlik sonucu saray, yağma ile yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalmış.
Sarayın ismi, Samandıra’nın tarihte rastlanan ilk adı olan Demeter’den geliyor. Demeter, Yunan mitolojisinde "tarım ve bereket tanrıçası" anlamına geliyor ve insanlara toprağı ekip biçmesini öğreten "tanrıça" olarak biliniyor. Ayrıca Samandıra, rivayetlere göre yabani hayvan çeşitliliğiyle av için de tılsımlı bir mekan olmuş, Bizans imparatorlarının en gözde sayfiye alanlarından biri haline getirmiş. O dönemde, yazlık sayfiye alanlarına düşkünlüğü ve av merakıyla tanınan Bizans imparatorlarından II. Tiberius ve Maurikios tarafından Samandıra’ya bu saray inşa ettirilmiş.
Kalıntıları günümüze kadar ulaşan ve literatüre "Damatrys Sarayı" olarak geçen bu saray, inşa edilme amacı olan av ve dinlenmenin yanı sıra İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı da olmuş. Anadolu’ya yapılacak seferlerin yol güzergahında inşa edilmesi sebebiyle Bizans ordusunun toplanma ve konaklama bölgesi olarak kullanılmış. İmparatorlar, Anadolu’dan dönerken de başkente girmeden evvel son gecelerini bu sarayda geçirirlermiş. İmparator, sefer dönüşünde Samandıra’da konaklarken, haberciler bir gün önceden başkente ulaşır ve İmparator’u karşılamak için gerekli hazırlıkların yapılmasını temin ederlermiş.
Ancak saray, 12. ve 13. yüzyıldan itibaren kullanılamaz hale gelir. Bugün yıkıntıları arasında haç biçimindeki sarnıcı, kemer ve tonozları teşhis edilebilen sarayın, gözle görülen bölümünden çok daha büyük bir alanı kapsadığı tahmin ediliyor.
Saraya ilişkin AA muhabirinin görüştüğü Sancaktepe Belediye Başkanı İsmail Erdem, "Damatrys Sarayı" kalıntılarının bulunduğu alanda yapılacak bir arkeolojik çalışma ile sarayın gün yüzüne çıkacağını, yapılacak restorasyon çalışmaları ile de güzel bir açık hava müzesi olabileceğini söyledi. Erdem, sarayı 2010 Avrupa Kültür Başkenti programına aldırarak, İstanbul’a kazandırmak istediklerini belirtti. Bu konu ile ilgili İl Özel İdaresi’yle görüştüklerini anlatan Erdem, İstanbul’da kültür sanat alanlarındaki tarihi mekanların restorasyonuyla ilgili ihalelere girmek için uzun süredir çalıştıklarını bildirdi.
Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İl Özel İdaresi, bu bölgeyi 2010 programına alıp yapım ihalesi açacaktı. Biz bu bölgeyi gündemimize aldıktan sonra Anıtlar Kurulu’na gittik. Gerekli izinlerin alınması için müracaatlar yaptık. ’Bu bölge 30 dönümse biz bunu 100 dönüme çıkaralım, şehir merkezinde bir meydan olsun’ dedik. Oradaki yapılaşma kamulaştırılacak, meydan açılacak ve yeni bir yaşam merkezi kurulacak. Ama Kültür Bakanlığı’ndan proje yapımıyla ilgili bir genelge geldi, ’bekletin’ diye. Burası barınmak amaçlı yapılmış, savunma amaçlı olarak da çevresi geniş tutulmuş, ama bir kısmı da toprak altında kalmış. Çünkü üzerinden asırlar geçmiş. Üzeri açılırsa altta kalan çok sayıda mekan ortaya çıkacak. Yani burada arkeolojik bir çalışma yapılırsa, burası çok güzel açığa çıkar. Bir açık hava müzesi olabilir."
Sancaktepe’nin bölge planı yapılırken saray kalıntılarının olduğu bölge sit alanı olarak ilan edildiğini belirten Erdem, ancak Anıtlar Kurulu’nun sit alanını genişlettiğini ve "yapılaşma izni yok" dediğini aktardı. Yeni planların ocak ayında yapılmasından sonra, Anıtlar Kurulu ile tekrar görüşeceklerini dile getiren Erdem, kurulla görüştükten sonra belediye tarafından, bölgenin özelliğine göre yeni sit alanı olması için özel bir plan yapılacağını söyledi.
ALINTI: TAY PROJECThttp://www.tayproject.org/haberarsiv200912.html
4 Haziran 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)