Limyra'nın Bizans çağı doğu kentinin biraz dışında, Kaineus Mezarının ve nekropol ııı'ün hemen yakınında kentin geç dönem tarihinden kalma bazı kalıntılar bulunur.
İncir ağaçlarının ve çalılıkların arasında yarı yıkılmış bir yapı kompleksidir. Limyros nehrinin geçtiği ve halkın gezdiği , serin ve gölgelik bir yerde, KAFİ BABA BEKTAŞİ TEKKESİ'dir adı. Burası, Lykia'nın Türk-İslam kolonizasyonu döneminden kalma, kültür tarihi açısından ilginç ve çekici bir yerdir. Lykia'da Bektaşiliğin ortaya çıkışı erken 15. yy'a aittir.
Kafi Baba Bektaşi tekkesiyle ilgili geniş bir bilgi LİMYRA'da kazı başkanlığı yapan JÜRGEN BORCHARDT'ın LİMYRA/ZEMURİ TAŞLARI adlı Arkeoloji ve Sanat Yayınları'ndan yayınlanan yetkin incelemesindedir. Aşağıda samimi ve ilginç bir yazıyı göreceksiniz.
KAFİ BABA BEKTAŞİ MEZARI
Kâfi Baba’nın türbesi Finike’nin 8 km. kuzeyinde Yuvalı köyü yakınında LİMYRA/ZEMURİ antik kentinin bulunduğu Saklısu'nun
gözesinin hemen yanında bulunmaktadır. Yuvalı'da Abdallar oturmaktadır.
Türbenin 1960’ta onarılmış olan baştaşı kırıktır. Süleyman Erten tarafından türbenin kitabesi okunmuştur. Kitabe’de;
(Piri Sani hazreti Abdal Mûsâ Hâdimi
Gülşen-i zar içre esrarı hakayık mahremi
Aşkeri o şahın devlet eyyâmında
Kafi Baba iş bu erin namına
Seyyid İbrahim dede ol pişvayı müminin
Siyusal mesnedinde olmuştu hemnişin
Tarihtir şeş cihanın paşhanı dideban 1231)
yazılıdır. Kimilerince Abdal Musa Türbesi diye anılsada türbe Kâfi Baba’ya aittir.
Türbenin kuzeyinde 1,75 m. yüksekliğindeki derviş mezartaşı 12 segmanla süslüdür. 1812 yılında ölen Hasan Baba’ya aittir.
Söylenceye göre, Kâfi Baba Kaygusuz Abdal'ın 40 dervişi ile birlikte Mısır'a gitmiştir. Mısır Sultanı'nın kızını ölümcül bir hastalıktan kurtarmış; Mısır Sultanı kendisini ödüllendirmek isteyince, elinde bulunan boynuz şeklindeki şişeyi yağla doldurmasını söylemiştir. Şişeyi bir türlü dolduramışlar; bunun üzerine Baba, kâfi, kâfi demiştir. Şişe birden yağla dolmuş; babanın adı da Kâfi Baba kalmıştır.
Limyra'nın adı, Likçe yazıtlarda "Zemuri" olarak geçer. Bu da şehrin en azından İ.Ö. 5. yy.dan itibaren yerleşim gördüğünün kanıtıdır. Şehrin en aktif dönemi, İ.Ö. 4. yy.ın ilk yarısında Likya Kralı Perikle zamanıdır ki, bu dönemde Limyra, Likya'nın başkenti durumundadır. Bölge ile ilgili tarihi kayıtlardan; Perikle'nin Likya Birliğini oluşturmak ve egemenlik sahasını genişletmek için uğraştığı yıllarda Pers hâkimiyetinin söz konusu olduğu, ancak bu hâkimiyetin sadece sözde kalarak diğer şehirler gibi Limyra'nın da büyük bir serbesti içinde kaldığı anlaşılmaktadır.
j Limyra Antik Kenti, 1970 yılından beri Avusturyalı arkeologlarca kazılmaktadır. Değişik dönemlere ait buluntular, hem bölge tarihini aydınlatmış hem de Antalya Müzesine çok önemli buluntular kazandırmıştır.
Antik kentin en kuzeyinde yer alan akropol, kuzeyde bir iç kale ile aşağı kaleden oluşmaktadır. Aşağı kalede, sur, sarnıçlar, Bizans kilisesi ve Perikle Heroonu yer alır.
İ.Ö. 4. yy.a tarihlenen Kral Perikle'ye ait anıt mezar, mimarisinin Xanthos'taki Nereidler Anıtına benzemesi ve önemli parçalarının Antalya Müzesinde sergilenmesi ile ayrı bir önem arz eder. Akropolün düzlüğe ulaştığı yerde Turunçova-Kumluca karayolunun hemen kenarında, orijinali Hellenistik döneme ait olan, İ.S. 141 yılında büyük bir onarım geçiren tiyatro binası yer alır.
Limyra Örenyeri
1 - NEKROPOLLER
2- AKROPOL
3- AKROPOL KİLİSESİ
4- PERİKLE HEROONU
5- YAMAÇ EVLER
6- TİYATRO
7- KATABURA MEZARI
|
8- PTOLEMAION
9- ZAFER TAKI
10- HAMAM
11- KAFİ BABA TÜRBESİ
12- BAZİLİKA
14 - GEÇ DÖNEM SURLARI
15- LİKYA SURLARI
|
Antalya İli, Finike İlçesi, Turunçova ve Sahilkent Beldeleri sınırlarında yer alan Limyra Antik Kenti, Toçak Dağı'nın güney eteklerinde, genellikle erken dönem yapıların yer aldığı akropol ile onun hemen güneyinde, şimdi karayolu ile ayrılan düzlükte Roma ve Bizans Çağı surları içinde kalan alanı kapsamaktadır.
Limyra'nın adı, Likçe yazıtlarda "Zemuri" olarak geçer. Bu da şehrin en azından İ.Ö. 5. yy.dan itibaren yerleşim gördüğünün kanıtıdır. Şehrin en aktif dönemi, İ.Ö. 4. yy.ın ilk yarısında Likya Kralı Perikle zamanıdır ki, bu dönemde Limyra, Likya'nın başkenti durumundadır. Bölge ile ilgili tarihi kayıtlardan; Perikle'nin Likya Birliğini oluşturmak ve egemenlik sahasını genişletmek için uğraştığı yıllarda Pers hâkimiyetinin söz konusu olduğu, ancak bu hâkimiyetin sadece sözde kalarak diğer şehirler gibi Limyra'nın da büyük bir serbesti içinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Perikle Döneminden sonraki parlak devrini İ.S. 2. ve 3. yy.larda yeniden yaşayan Limyra, zaman zaman depremler yüzünden zarar görse de yeniden inşa edilmiştir. Bizans egemenliği sırasında piskoposluk merkezi olan şehir, 8. ve 9. yy.larda Arap akınları sonrasında terk edilmiştir.
j Limyra Antik Kenti, 1970 yılından beri Avusturyalı arkeologlarca kazılmaktadır. Değişik dönemlere ait buluntular, hem bölge tarihini aydınlatmış hem de Antalya Müzesine çok önemli buluntular kazandırmıştır.
Antik kentin en kuzeyinde yer alan akropol, kuzeyde bir iç kale ile aşağı kaleden oluşmaktadır. Aşağı kalede, sur, sarnıçlar, Bizans kilisesi ve Perikle Heroonu yer alır.
İ.Ö. 4. yy.a tarihlenen Kral Perikle'ye ait anıt mezar, mimarisinin Xanthos'taki Nereidler Anıtına benzemesi ve önemli parçalarının Antalya Müzesinde sergilenmesi ile ayrı bir önem arz eder. Akropolün düzlüğe ulaştığı yerde Turunçova-Kumluca karayolunun hemen kenarında, orijinali Hellenistik döneme ait olan, İ.S. 141 yılında büyük bir onarım geçiren tiyatro binası yer alır.
Karayolunun güneyi; Limyros çayı ile doğu ve batı olmak üzere bölünmüş iki ayrı ada halindedir. Limyros'un batısındaki Erken Bizans dönemi suru içindeki alan doğudakine göre daha eski kalıntılar içermektedir. Surun güney duvarı içerisinde "Ptolemaion" adlı yapı ortaya çıkarılmıştır. Hellenistik Dönemde yapılan bu anıt ve ona ait Antalya Müzesinde sergilenen plastik eserler, Limyra kazılarının son yıllarda ele geçmiş önemli buluntularıdır. Bu alanda yer alan bir diğer önemli yapı ise İmparator Augustus'un manevi oğlu Gaius Caesar'ın İ.S. 4 yılında yapılmış olan anıtsal mezarıdır. Bu anıt, Gaius Caesar'ın Kudüs'ten Roma'ya dönerken Limyra'da ölmesi nedeni ile inşa edilmiştir. Cenaze veya içinde küllerin bulunduğu ume Roma'ya götürülmüş ve onun anısına içinde naaşı olmayan anıtsal mezar yapılmıştır. Anıt mimarisinin yanında, onu çevreleyen mermer kabartmaları ile ünlüdür ki, bunlardan Antalya Müzesinde sergilenen yüksek kabartma, Augustus Dönemi realizmini sahnelemesi açısından mükemmel niteliktedir. Limyra, Likya Bölgesinin en çok kaya mezarına sahip kentlerinden biridir. Antik kentte 400'ü aşkın kaya mezarı yer almakta ve çoğu mezar Likya dilinde yazılmış kitabeleriyle ismen bilinmektedir.