2 Ocak 2010 Cumartesi

Çengelköy/Sophiana/Kikonion/Protesdikos















Petrus Gyllius, aktarmıştır, Thrakio Bosporo'da/İstanbul Boğazı kitabında. Dionysios Byzantios, Anaplus Bosporou adlı kitabında diyor ki;
Lykadion burnu (Vani KÖY) yakınında Nausimakhaion (Kuleli Bahçesi) ardından KİKONİON denilen yere gelinir. Burası adını sakinlerinin aşırı derecede yabanıl ve kötü olmasından alır. Bunların yarattığı bir karışıklık şiddetle bastırılmış ve buranın sakinleri bölgeden ayrılmak zorunda kalmışlardır. *
*KİKONİON:Bir Thrak boyu olan Kikon'lara karşı kazanılan bir zafere binaen verilmiş bir isim olmalıdır. Oberhummer,"Bosporos"- Real Encylopadie, Sütun 754. Kikonlar için bkz. Homeross Odysseia 9.39-52 Herodotos 7.110
Bazı kaynaklarda Çengelköy'ün Bizans Çağındaki isminin Protes Dikos/Proces Dikos olarak geçtiği yazılıyor. Kaynaklar: Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi 7. cilt İstanbul Yer adları bölümü 1994, Bölgemiz Marmara İstanbul Ve İlçeleri-Ülkü Algın s:114 Çengelköy maddesi. 1987
Semavi Eyice; Bizans Devrinde Boğaziçi kitabında şunları yazıyor;
Çengelköy Koyu'nun Bizans zamanındaki Sophianai Limanı olduğu zannedilir. Bu liman, imp. 2. İustunos ( 565- 6758) tarafından karısı Sophia için bu bölgede 568de yaptırılmasına başlanan bir saraydan bu adı almıştır. *
*Janin, Consantinople byzantine, s 152; 2. baskı, s. 153. İustianos 569da burada ikinci bir saray daha yaptırmış ve 1. Herakleios'un oğlu genç Herakleios 612 yılında bunların birinde doğmuştur. Bu sarayın civarında Prens Justos'un mezarının da bulunduğu Hagios Mikhael ve Theotokos (= Meryem Ana) adlarına birer de kilise olduğu bilinmektedir. Anthologia Palatina'da günümüze kadar gelen epigramda koyun, denizin dalgaları ile seslendiği ve Avrupa'nın Asya'yı gördüğü bir yerde, İmparatorun oğlunu kaybetmenin acısı ile Mahzun SOPHİA için bu altın sarayı yaptırdığı söylenir. İnciciyan ise Çengelköyü'nde Aya Yorgi (Hagios İoannes) Kilisesi'nin çok eskidiğinden zamanında yeniden yapıldığını yazmakta ise de eskiyen kilisenin Bizans devrine kadar inip inmediği anlaşılmaz. Fakat burada görülen Panagia (Meryem) Kilisesi harabesinin herhalde Bizans devrinden kalma bir yıkıntı olduğu tahmin edilebilir. " Kilisenin bulunduğu sokağın içinde aski zamanlardan kalmış ve haç şekilleriyle süslü bir taş havuz vardır" cümlesinden ise burada Çengelköyü'nde Bizans Devrine ait kalıntılar olduğu ve bunlardan haçlarla süslü olanın ya bir vaftiz teknesi veya bir lahit olduğu neticesi çıkarılabilir.
Çengelköyü'nde Bizans devrinde zengin malzeme ile yapılmış bir yapının bulunduğuna dair deliller vardır. Daha 16. yy. da Süleymaniye Camii yapılırken çeşitli yerlerden toplanan değerli işlenmiş taşları sayan listede Çenger/Çengelköyü'nde bir bostan içinde bulunan aklı-siyahlı serçe gözü bir direk" in de bahsi geçmektedir. Böyle başka bir sütun gövdesi de yakın tarihlerde aynı yerde bulunmuştur. Yukardaki fotograflarda da sütun ve sütun gövdelerini görüyorsunuz.
Çengelköy Bizans döneminde dini bir merkez.. Justinien bugünkü Çamlıca ve Çakal Dağı eteklerinden doğarak denize dökülen Bekar Dere ağzındaki koya, eşi Sophia’nın anısını sonsuzlaştırmak için Sophiani Limanı adını vermekle kalmamış içinde bulunduğu aşırı dinsel heyecanı ile buraya yine Aziz Mikhael ve Aziz Theosyus adlarına kiliseler yaptırmıştır. Sonraları Aya Pania Kilisesi de bunlara eklenebilir. 18. yüzyılda buradaki Aya Yorgi Kilisesi’nin tamir edildiğini görüyoruz. Bizans’ın bu bölgeye verdiği önemi bugünkü Havuzbaşı mevkiinde yaptıkları saraydan, set bahçelerden ve büyük bir havuzdan da anlayabiliriz. 

Çengelköy Türkçe ismini gemilerin,hurda ve demir işlerinden almış görünüyor, Demir parçaları ve çengel ismi liman hayatından bugüne yaşıyor.