11 Mayıs 2010 Salı

Kuzguncuk/ Kyrhsokeramos-3


Eskiçağda şimdiki ÜSKÜDAR'ın olduğu bugünkü Marmaray kazılarıyla da ortaya çıkan KHRYSOPOLİS Antik kenti'ni kuzeyde KHRYSOKERAMOS (KUZGUNCUK) izlemekte. Prof.Dr.Semavi EYİCE; Bizans Devrinde Boğaziçi adlı kitabında şu bilgileri veriyor...KHRYSOKERAMOS "Altın Kiremit" anlamına gelen bu isim buraya çatısı altın yaldızlı kiremitlerle kaplı bulunan 2.Iustinianos ve Eşi Sophia tarafından yaptırılmış bir kiliseden dolayı verilmişti.Bazıları KHRYSOKERAMOS 'u şimdiki ÇUBUKLU'da aramakta ise de umumi kanaat bu yerin Kuzguncuk'ta olduğu üzerindedir.
6. yüzyılda Iustinianos zamanında Protospatharios Narses 553 yılına doğru Meryem Ana veya Hagios Penteleimon adına burada bir kilise yaptırmıştı. Yakın tarihlere gelinceye kadar halk arasında bu çevrede yaldızlı kiremit parçalarının bulunduğu söylenirdi. Adı geçen kiliseden başka burada Hermelaos Manastırı bulunuyordu. Adı istavroz anlamına gelen Stauros'un ise şimdiki BEYLERBEYİ olması çok muhtemeldir. Zaten bu isim ÇENGELKÖY ile KUZGUNCUK arasındaki bir bölgenin adı olarak zamanımıza kadar gelmiştir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde bu haç veya istavrozdan bahsetmeyerek bunun İstavrit balığı olduğunu ve oralarda çok tutulduğunu ismin bu yüzden verildiğini yazıyor.
Eren yayınlarından çıkan Petrus Gyllıus'un İstanbul Boğazı/De Bosporo Thracıo (Çeviren: Prof. Dr. Erendiz Özbayoğlu) adlı kitabının 220. sayfasında Prokopios'dan da alıntılar yaparak Khrysokeramos/Kuzguncuk ile ilgili şunları yazıyor. "Oradan kısa bir burnu geçtikten sonra , eskiden damı yaldızlı tuğlalarla örtülü bir kilise bulunduğu için Kyrhsokeramos (Kuzguncuk) adlı köy gelir. Bu köyden, 12 pes derinlikte toprak altına saklanmış eski temellere ait çok büyük dörtgen taşların çıkarıldığını gördüm. Taşlar eskiden orada çok iyi donanmış bir kalenin varlığına ve Sophianai adı verilen sarayın ya da daha eski sarayların yapılış tarzına ilişkin bilgi verirler. Saray Mikhael Kilisesinden uzakta değildir ve Prokopius'un aşağıdaki sözleriyle anılır;
"Mikhael Kilissinden çok uzakta olmayan ve uzun bir zamanın geçmesiyle eskiyen Theotokos Kilisesini onardı. Kiliseyi araştırmak ve görkemini anlatmak çok uzun sürer." Ayrıca Gyllıus aynı bölümde Kyrhsokeramos deresinin yazın kuruduğunu da belirtiyor.












































Kuzguncuk/Khrysokeramos-2

Eskiçağda şimdiki ÜSKÜDAR'ın olduğu bugünkü Marmaray kazılarıyla da ortaya çıkan KHRYSOPOLİS Antik kenti'ni kuzeyde KHRYSOKERAMOS (KUZGUNCUK) izlemekte. Prof.Dr.Semavi EYİCE; Bizans Devrinde Boğaziçi adlı kitabında şu bilgileri veriyor...KHRYSOKERAMOS "Altın Kiremit" anlamına gelen bu isim buraya çatısı altın yaldızlı kiremitlerle kaplı bulunan 2.Iustinianos ve Eşi Sophia tarafından yaptırılmış bir kiliseden dolayı verilmişti.Bazıları KHRYSOKERAMOS 'u şimdiki ÇUBUKLU'da aramakta ise de umumi kanaat bu yerin Kuzguncuk'ta olduğu üzerindedir.
6. yüzyılda Iustinianos zamanında Protospatharios Narses 553 yılına doğru Meryem Ana veya Hagios Penteleimon adına burada bir kilise yaptırmıştı. Yakın tarihlere gelinceye kadar halk arasında bu çevrede yaldızlı kiremit parçalarının bulunduğu söylenirdi. Adı geçen kiliseden başka burada Hermelaos Manastırı bulunuyordu. Adı istavroz anlamına gelen Stauros'un ise şimdiki BEYLERBEYİ olması çok muhtemeldir. Zaten bu isim ÇENGELKÖY ile KUZGUNCUK arasındaki bir bölgenin adı olarak zamanımıza kadar gelmiştir. Evliya Çelebi Seyahatnamesi'nde bu haç veya istavrozdan bahsetmeyerek bunun İstavrit balığı olduğunu ve oralarda çok tutulduğunu ismin bu yüzden verildiğini yazıyor.
Eren yayınlarından çıkan Petrus Gyllıus'un İstanbul Boğazı/De Bosporo Thracıo (Çeviren: Prof. Dr. Erendiz Özbayoğlu) adlı kitabının 220. sayfasında Prokopios'dan da alıntılar yaparak Khrysokeramos/Kuzguncuk ile ilgili şunları yazılmış; "Oradan kısa bir burnu geçtikten sonra , eskiden damı yaldızlı tuğlalarla örtülü bir kilise bulunduğu için Kyrhsokeramos (Kuzguncuk) adlı köy gelir. Bu köyden, 12 pes derinlikte toprak altına saklanmış eski temellere ait çok büyük dörtgen taşların kaılıp çıkarıldığını gördüm. Taşlar eskiden orada çok iyi donanmış bir kalenin varlığına ve Sophianai adı verilen sarayın ya da daha eski sarayların yapılış tarzına ilişkin bilgi verirler. Saray Mikhael Kilisesinden uzakta değildir ve Prokopius'un aşağıdaki sözleriyle anılır;
"Mikhael Kilissinden çok uzakta olmayan ve uzun bir zamanın geçmesiyle eskiyen Theotokos Kilisesini onardı. Kiliseyi araştırmak ve görkemini anlatmak çok uzun sürer." Ayrıca Gyllıus aynı bölümde Kyrhsokeramos deresinin yazın kuruduğunu da belirtiyor.