15 Haziran 2009 Pazartesi

Erythrai Antik Kenti/Çeşme, Ildırı









































ERYTHRAİ'ye ve ILDIRI'ya her gidişimde Anadolu'da hatta tüm dünyada bu kadar güzel manzaralı bir başka kent yoktur diye düşünürüm, evet Çeşme yönünden gelirken Şifne ve Germiyan hattını geçerken böylesi bir güzelliğe varacağınızı düşünebilirsiniz. Bir tarafı Çeşme hattına ve antik Khios/Sakız adası'na, bir tarafı Hippi adalarının o sonsuz ufuk derinliğinden kopup gelişine, bir tarafı da o muhteşem bol rüzgarlı göğü delecekmiş gibi duran Mimas/Karaburun ve önündeki Melie/Karareis ve Gerence Koyu'nun önündeki o ilk engebelere sahip bu güzellik, bu gösteriş sizi alır kendine.

ERYTHRAİ de 2004 yılında Khrysa/Külahlı Apollon Smintheion kazı başkanı Prof.Dr.Coşkun ÖZGÜNEL yeni araştırmalar yaptı.ERYTHRAİ'yi uzun yıllar Prof.Dr.Ekrem AKURGAL kazdı,ama sonra Prof.Dr.Cevdet BAYBURTLUOĞLU kentle ilgili çok önemli sonuçlara ulaştı.ERYTHRAİ geçmişte çok talan edilmesine rağmen hala kalıntı fışkıran bir kent.Ve yeni bilimsel çalışmaları bekliyor.

Erythrai, located on the coast 20 km northeast of Çeşme, has a long history, possibly going back to the 2nd millennium. It consists of an acropolis and a lower town surrounded by a fortification wall built in the early Hellenistic period. Excavations were conducted here by Ekrem Akurgal from 1965 to 1984. In 2003 work resumed at the site under the auspices of Coşkun Özgünel and Kutalmış Görkay of Ankara University, with surveys and preparations for excavations. The Second Ankara University Erythrai Excavation and Research Project commenced excavation in 2006, with the support of Özgünel and Görkay and under the direction of Ayşe Gül Akalın.

In 2006 work continued on the topographic plan and GIS model. The monuments excavated earlier were cleaned of vegetation and some were consolidated. They were placed on the city and topographic plans. Satellite imagery has helped identify a depression near the theatre that may be the bouleuterion.

Study of the niches with rock-cut images of Kybele/Athena suggest that there was a cult of Kybele here that continued as the cult of Athena.

In 2004 a short survey season was conducted at the site and the topographical plan of the settlement that had been begun in 2003 was completed. Other activities included digitising and putting on the plan the Hellenistic houses excavated by Akurgal and the Athena temple on the acropolis. The theatre, also excavated earlier, was studied. Work was also undertaken on the tombs along the road from Erythrai to Clazomenae. Objects found in 2003 and 2004 were inventoried.

An underwater survey was also conducted under the auspices of Hayat Erkanal.
Erythrai (İzmir)


Çeşme’nin 20 km kuzeydoğusunda kıyı şeridi üzerinde bulunan bu yerleşimin geçmişi büyük olasılıkla M.Ö. 2. binyıla kadar uzanmaktadır. Bir akropol ile Erken Helenistik Dönemde inşa edilmiş bir sur sistemi ile çevrili bir aşağı şehirden oluşmuştur. Kazı çalışmaları 1965’te Ekrem Akurgal yönetiminde başlamıştır. 2003 yılında çalışmalara Ankara Üniversitesi’nden Coşkun Özgünel ve Kutalmış Görkay yürütücülüğünde yeniden başlanarak, yüzey araştırması ve kazı çalışmaları için hazırlık yapılmıştır. II. Nesil Ankara Üniversitesi Erythrai Kazısı ve Araştırmaları kapsamında kazı çalışmalarına 2006 yılında Özgünel ve Görkay’ın desteğiyle Ayşe Gül Akalın yürütücülüğünde başlanmıştır.

2006
2006 yılında topografik plan ve CBS modeli üzerinde çalışmalara devam edilmiştir. Daha önce kazılan yapılar bitkilerden temizlenmiş ve bir bölümü sağlamlaştırılmıştır. Bunlar kent planı ve topografik harita üzerine yerleştirilmiştir. Uydu görüntüleri tiyatro yakınlarında bir oyuk bulunduğunu göstermiştir; bunun bouleuteriona ait olabileceği düşünülmektedir.

Kybele/Athena kaya kabartmaları bulunan nişler üzerinde gerçekleştirilen çalışmalar, burada Kybele kültünün Athena kültüne dönüşerek devam ettiğini göstermektedir.

2004
2004’te Kutalmış Görkay bu yerleşimde kısa bir yüzey araştırması gerçekleştirmiş ve 2003’te başlanan topografik plan belgeleme çalışmalarını tamamlamıştır. Ayrıca Akurgal tarafından ortaya çıkarılan Helenistik evler ile akropolde yer alan Athena Tapınağı’nın konumları belirlenerek plan üzerine işaretlenmiştir. Daha önce kazı çalışmaları yapılan tiyatroda da araştırmalar yapılmıştır. Ayrıca, Erythrai’den Clazomenae’ye uzanan anayol üzerinde bulunan mezarlar incelenmiştir. 2003 ve 2004 yıllarında ortaya çıkarılan buluntuların envanter çalışmaları da tamamlanmıştır.

Ayrıca Hayat Erkanal’ın desteğiyle bir sualtı yüzey araştırma çalışması gerçekleştirilmiştir.

Aşağıdaki bilimsel makaleyi paylaşmak istiyorum..

ERYTHRAI ANTİK KENTİ

Erythrai, İzmir Karaburun Yarımadası’nda, İzmir'den yaklaşık 60 km. uzaklıktaki Çeşme’nin Ildırı Köyü’nde yer almaktadır. Erythrai antik yerleşiminin arkeolojik araştırma ve kazılarına ilk olarak 1965 yılında Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Arkeoloji bölümü kurucularından Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal tarafından, İon arkeolojik kültür ve tarihini ortaya çıkarmak amacıyla başlanmıştır. Kazı ve restorasyon çalışmaları 1970 yılından 1979 yılına kadar devam etmiş ve bu süreç içinde DTCF Arkeoloji Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Cevdet Bayburtluoğlu kazıları "eş başkan" sıfatıyla fiilen yürütmüştür. 1965-1979 yıllarında ise Erythrai kazılarında Ankara Üniversitesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Coşkun Özgünel, Prof. Dr. Orhan Bingöl ve Doç. Dr. Seyhan Doruk, doçent ve doktor asistan olarak görev almışlardır. Ankara Üniversitesi 1965-1979 yılı kazıları çeşitli nedenlerle sürdürülememiş ve araştırmaların odak noktası olan bu İon kenti ortaya çıkarılamayıp buluntularıyla bilim dünyasına yeterince tanıtılamamıştır.

12 İon polis’inin önde gelenlerinden olan Erythrai, Arkaik Dönem öncesinden itibaren Ege dünyasında etkin rol oynamış yerleşimlerden biridir. 1965-1979 yılları arasında yürütülen kazılarda bulunan Sub-Geometrik, yoğun Arkaik, Klasik, Hellenistik ve Roma dönemlerine ait değişik kalıntı ve buluntular ışığında, yerleşimin özellikle M.Ö. 4. yüzyıldan itibaren politik değişimlerde etkin rol oynadığı anlaşılmaktadır. Tüm bu dönemlere ait buluntunun yerleşimin belli bölgelerinde kesintisiz olarak ele geçirilmesi İonia kronolojisi problemlerine ışık tutması açısından önem taşımaktadır. Erythrai akropolündeki özellikle Pers egemenliği öncesi ve sonrasına ait tabakalar, bu dönemler için daha önce yazılan bilgileri değiştirecek nitelikte özellikler göstermektedir.

Antik yazarların bıraktıkları belgelerde de bu durum büyük ölçüde doğrulanmaktadır. Yine kazıların verdiği sonuçlara göre Erythrai’ın Fenikeliler ile de sıkı ilişki halinde olduğu ve Doğu Akdeniz, Ege ve Karadeniz’e yönelik ticarî faaliyetlerde Fenikelilerle birlikte hareket ettiği anlaşılmaktadır. Zengin Mısır kökenli eserler, ticarî ilişkilerin Mısır'a kadar uzandığını düşündürmektedir. Erythrai, bu buluntularının yoğunluğu nedeni ile İonia bölgesinde doğu etkilerini barındıran önemli bir merkez olarak karşımıza çıkmakta ve yerleşimin kendi üretimi yerel seramikleri de bu bağlamda önem kazanmaktadır. Arkaik Dönemde Erythrai’ın Miletos ve Samos ile birlikte hareket ettiği ve karşı komşusu Khios ile büyük bir rekabet içerisinde bulunduğu bilinmektedir. Bu ilişkilerin sonucu olarak Arkaik Dönemde Erythrai’lıların yerli Thrak kökenli unsurları aracılığı ile Tyros Herakles’ini yerleşimlerine kazandırdıklarını ve onun için özel bir kutsal alan oluşturduklarını öğrenmekteyiz.

Bu da olasılıkla yerleşime doğulu tüccarların sıkça uğramasından dolayı söz konusu kültün bilinçli olarak yerleştirildiği fikrini düşündürmektedir. Yoğun olarak doğu mallarını barındıran ve bunları İonia’ya dağıtan bir market olan Erythrai, yine aynı dönemde batı mitoslarında yer alan Sibylla’nın doğduğu yer olarak da önem kazanmaktadır. M.Ö. 6. yüzyılın ortalarından sonra Anadolu’nun Pers egemenliği altında bulunduğu dönemde Erythrai’ın, iyi bir liman üssü olmasının verdiği olanaklardan yararlanarak Hellas ile sıkı ilişkiler içerisinde bulunduğu ve Attik-Delos Birliği’nin etkin üyeleri arasında yer aldığı görülmektedir. Yerleşimin Attik-Delos Deniz Birliği’ne İonia devletleri arasında en fazla vergiyi ödemesi, bu dönemdeki öneminin bir göstergesidir. M.Ö. 4. yüzyılda Karia Satrapı Mausolos’un Erythrai ve Atarneus Tyranları ile işbirliği yaparak Batı Anadolu’da Pers yönetiminden ayrı bir güç oluşturma yönünde etkin rol oynadığı ve Maussollos’a büyük ölçüde yardımcı olduğu görülmektedir. Bunun sonucu olarak Maussollos, Pausanias zamanına kadar Athena Tapınağı temenosunda altın taçlı heykelini diktirtmiş, karısı ve kız kardeşi Artemisia’nın gümüş taçlı heykeli de agoraya yerleştirilmiştir. III. Aleksandros’un, Asya seferi sırasında Erythrai’dan geçtiği bilinmektedir ve yerleşimin tiyatrosu ile 4 km.yi aşan surlarının onun zamanında ve maddi desteği ile inşa edildiği yazıtlardan anlaşılmaktadır. Yerleşimin tiyatrosu bu nedenle Anadolu’daki en erken Grek tiyatrolarındandır. Tiyatronun büyüklüğünden, yerleşimde Helenistik Dönemde büyük bir olasılıkla bir synoikisis’e gidildiği düşünülmektedir. Ayrıca tiyatro, Roma imparatoru Hadrianus’un burayı ziyareti sırasında da bazı eklerle onarılmış olmalıdır. M.Ö. 330-315 yılları arasında yapıldığı düşünülen yerleşim suru da büyük olasılıkla tıpkı diğer Hellenistik yerleşimlerde olduğu gibi bir synoikisis’ in varlığını desteklemektedir.

Athena Tapınağı ve herakleion, İon düzenleri ile Ephesos dışında Anadolu’daki en iyi Ephesos türü örneği sergileyen yapılar olarak dikkate değerdir. Samos Heraionu’na yapılacak adaklar için de, Erythrai’ın Hermes ve “Narlı Hera” benzeri heykelleriyle Samos ile olan yakınlığı da ilgi çekicidir. Bu nedenle Erythrai, Arkaik Dönem İonia heykeltıraşlığında Samos etkilerinin kökenleri konusunda önemli bulgular verecek bir merkezdir. Komşu yerleşim Klazomenai’ın pişmiş toprak lâhitlerinin farklı bir versiyonu olan kabartmalı ve kalıptan çıkma tasvirli lâhitlerden büyük bir miktar Erythrai’da ele geçirilmiş ve bu durum burada bir atölyenin var olabileceğine işaret etmiştir.

Az sayıda örneği bilinen bu gruba ait diğer üretimler ileride buradaki çalışmalarla gün ışığına çıkarılıp bilim dünyasına tanıtılacaktır.

Roma Döneminde de Erythrai’ın ticari etkinliğinin yoğun olduğu, ürettiği çok kaliteli şaraplarla antik dünyada ünü bulunduğu bilinmektedir. Hellenistik ve Roma Dönemindeki zenginliğini yerleşimin kuzeyindeki ve “Cennet Tepe” diye adlandırılan kesimdeki, tabanları mozaikli Roma evleri büyük ölçüde yansıtmaktadır. Fakat yerleşimin Roma Dönemi, daha önceki araştırmaların özellikle Arkaik akropolde yoğunlaştırılmasından dolayı yeterince bilinmemektedir. Değinilen tüm bu yönleriyle Erythrai İonia ve Batı Anadolu arkeolojisi için önemli sonuçlar verecek bir merkezdir.

Erythrai’da arkeolojik kazılara 2006 Kazı Sezonunda Ankara Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Ayşe Gül Akalın başkanlığında ve Uludağ Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Öğr. Gör. Dr. Kamil Doğancı’nın yardımcılığında yeniden başlanmıştır.

Dr. Kamil Doğancı

Erythrai Kazısı Bşk. Yrd.







ERYTHRAİ 'nin antik çağda anılan diğer ismi Hierokles isimli bir tarihçiye göre SATROTE....

Kuzeybatıda KORYNE(Teke/Çolak)burnu,güneybatıda ise MESATE(Top)burnu ile sınırlanan bir körfez içinde,bir bölümüne LEOPODON (Bugünkü Şifne,Germiyan yalısının olduğu bölge)denen kıyıda kurulmuş olan ERYTHRAİ eskiçağda HİPPOUS adaları denen 4 adacığın karşısında konumlanmıştı.İçinden ALEON ya da ALEOS(Azmak)denen küçük bir derenin aktığı kent özellikle HERAKLES tapınağı ile ünlüydü.



























































































Hiç yorum yok:

Yorum Gönder