18 Mart 2011 Cuma

Antiochus Sarayı/Euphemia Kilisesi







İstanbul'da şimdiye kadar kazılmış en büyük yapı grubudur. 2. Theodosius'un maiyetinde praepostitus (Baş mabeyinci) olan Antiochus'a aittir. Bina grubu yarım dairesel bir avlu ve büyük bir avlu ve büyük bir kubbeli yuvarlak dadan (rotunda) sonra altıgen biçimli bir yemek odası (hexagonal triclinium), kavisli verandalı, bitişiğinde apsisli bir salondan oluşmuştur. Altıgen biçimindeki salon daha sonra St. Euphemia kilisesine dönüştürülmüştür.

Yaklaşık M.S 430'da yapılmıştır.
Yaptıran: Anthiochos (II. Theodosius’un eğitmeni)

Antiochos Sarayı’nın kalıntıları ilk kez 1942 kazılarında ortaya çıkmış, 1950-52 kazılarında da yeni bilgiler kazanılmıştır. Bu geç Roma sarayı 414-433 yılları arasında bir dönemde, İran kökenli baş mabeyinci ve II. Theodosius’un eğitmeni Antiochus tarafından inşa edilmiştir. Yapının büyük altıgen salonu nişlerle sarılıdır, bu salonun iki yanında simetrik dizilişte daha küçük merkezi mekanlar bulunmaktadır. Bütün kompozisyonun önünde yarım daire biçiminde geniş bir sütunlu avlu yer almaktadır.

Sarayın gösterişli esas mekanı 6. yüzyılın başlarında kiliseye dönüştürülmüş, daha sonra Azize Euphemia’ya ait kutsal emanetler buraya taşınmış ve kilise bu azizeye adanmıştır. Zamanla tahrip edilen yapı bir ara silah deposu olarak da kullanılmıştır. Büyük olasılıkla 16. yüzyılda yıkılmış, 1522 yılında saray harabesinin bir kısmının üzerine İbrahim Paşa Sarayı (bugün Türk ve İslam Eserleri Müzesi) inşa edilmiştir. 18. yüzyılın ortasında Nuruosmaniye Camisi inşaatının hafriyat toprağı da kalıntıların olduğu yere dökülmüştür.

Euphemia Martirionu Restorasyonu

Sultanahmet'teki Euphemia Martirionu, İstanbul'da günümüze ulaşabilmiş en eski Bizans yapılarından biridir. Yapı beşinci yüzyıla tarihlendirilmektedir. Bir saray yapısından kiliseye dönüştürülmüş olan bu yapı, bu niteliğiyle de mimarlık tarihi bakımından çok önemli bir örnektir. Bitişiğindeki Lausos Sarayı ile birlikte erken devir Bizans aristokrat saraylarının mimarisi hakkında önemli bilgiler sağlamaktadır.

Yapının duvar resimleri de, Ortaçağ sonlarından günümüze ulaşabilmiş bir resim programı içermesi bakımından önemlidir. Bizans'ın başkentinde, Khora ve Pammakaristos Manastırları Kilise ve Mezar Şapelleri ile çağdaş olan bu resim programı, kentin kültür tarihinde en az onlar kadar önemli bir yer tutar. Bizans dünyasında aziz yaşamlarını öyküleyici biçimde betimleyen anıtsal resim çevrimleri azdır. Bizans kaynaklarında yaşam öyküsü bilinen yüz ellinin üzerindeki azizden yalnızca 18'inin yaşam öyküsü günümüze ulaşabilen anıtsal bir resim programının konusu olmuştur. Bunlardan tek kadın azize Euphemia'dır ve Euphemia'nın anıtsal resme konu olmuş tek bir yaşam öyküsü çevrimi vardır, bu da İstanbul'dadır. Yani bu yapıdaki resim çevrimi bütün Dünyada tektir.

Proje kapsamında, yapının özellikle duvar resimlerinin restorasyonu, bu resimleri barındıran duvarın doğa şartlarına karşı koruyucu bir örtü içine alınması ve yapının tamamının açık hava arkeoloji müzesine dönüştürülmesi hedeflenmektedir. Projenin hazırlık ve kaynak arayışı sürerken bir yandan da yapının daha görünür kılmak ve tahribatı biraz olsun yavaşlatmak amacıyla, vakfımız gönüllüleri ile birlikte, 25-26 Ağustos 2007 ve 3 Aralık 2008 tarihlerinde iki kez temizlik çalışması gerçekleştirdik.

Projenin gerçekleştirilebilmesi için gerekli maddi kaynağın bulunması yönünde çeşitli kurumlarla sürdürülen görüşmeler son aşamaya gelmiş durumdadır.http://www.kulturbilinci.org/kulturel-miras/devam-eden-projeler/euphemia-martirionu-restorasyonu