23 Temmuz 2010 Cuma
19 Temmuz 2010 Pazartesi
Kremna / Bucak-Burdur
ANTİK KREMNA KENTİ
Antik kente yakın olan Çamlık Köyünün eski ismi Girme, Kremnadan türemedir. Zamanla kelime şekil değiştirerek Girme haline gelmiştir.
KENTİN KEŞFİ VE YAPILAN ÇALIŞMALAR
Antik Pisidia bölgesinin kentlerinden olan Kremna, Burdur ili Bucak ilçesine dahil Çamlık köyünün yakınındadır. Çamlık köyü Bucaka 15 km mesafededir. Ayrıca Strabonda kent hakkındaki anlatımlarından fikir yürütülmüştür. Bunun yanında R.N.Waddington, Kremna - Girme isimlerinin yakınlığı kentin yerinin saptanmasında yardımcı olmuştur.
Hirshfeld bir yapının ithaf yazısında Colonia Lulia Agusta Felix Cremnensium kentten ismini görerek kentin yerini kesinlikle saptamıştır. 1885te J.R.S. Sterret harabeyi ziyaret etmiş, epigrafik kaynakların bazılarını kaydetmiştir. Bundan birkaç sene sonra Lanckoronski ve heyeti Kremnaya gelmiş, kentin forum ve bazilikasını incelemiştir. En kapsamlı araştırma Prof. Dr. Jale İnan tarafından yapılmıştır. Prof. Dr. İnan şehrin yüzey yapılarını inceleyip Q yapısı olarak geçen yapıyı kazmış (2) ve yapıda ele geçen heykelleri tespit edip konservasyon çalışmalarını yürütmüştür. Şehirde bulunan bütün yazıtlar, yazıtlı mimari elemanlar tespit edilip Prof. Dr. George Bean ile beraber kapsamlı bir makale yayımlanmıştır. 1985 yılında İngiliz araştırmacı Dr. S. Mitchell Kremnada çalışmalara başlamıştır.
KENTİN TARİHÇESİ
Kentin antik adı Yunanca da uçurum anlamına gelmektedir. Bu ad kentin topografik yapısına uygundur (3). Kentin tarihi hakkında Strabon şöyle diyor: Amyntas vaktiyle zapt edilemez denilen bazı yerleri, bu arada Kremnayı da almıştır. Hatta Kremna ve Sagalassos arasında bulunan Sandalionu zapt etmek için çaba dahi harcamadı. (Strabon Anadolu 6C 569)
Kremna'nın adı ile ilgili Türkiye'deki Tarihsel adlar kitabında Prof.Bilge UMAR Kra-(u)mna yani "Doruk kenti"anlamına geldiğini söylüyor.Gerçekten de kent ,akından geçen Aksu çayının vadisine egemen bir tepe üzerindedir.Kremna'ya bir tarafından ulaşılır,geri kalan yanları ise sarp uçurumdur.
Şimdi Kremna Romalı kolonistler tarafından iskan edilmiştir. Ve Sagalassos Amyntasın bütün krallığının tabi olduğu Romalı Valiye bağlıdır.
Strabon Artemidorosa dayanarak Kremnanın Pisidiada olduğunu bildirir. Artemidoros; Selge, Sagalassos, Pednelissos, Adada Tymbriada, Kremna, Pithysos, Amblada, Anabura, Sinda, Aarasos, Tarbassos ve Termessos'un Pisidia kentleri olduklarını söyler. Bunların bazıları tamamen dağlarda oldukları halde bazıları da her iki tarafta dağların eteklerin Pamphylia ve Milyasa kadar uzanırlar ve kuzeye doğru yerleşmiş oldukları halde hepside barışsever insanlar olan Phrigialıların ve Lydialılarınn ve Karialıların komşusudur (4).
Kremnanın ilk kurulduğu yeri saptamak zordur. Ama kentin doğusundan başlayıp Cestrus (Aksu) Vadisine kadar inip vadinin de bir kısmını işgal ettiği akla yakındır.
İmparator Probus zamanında şehir Lydius adlı İsaurialı bir eşkıya tarafından işgal edilmiştir. Şehirdeki surlar Zosimosun Historia adlı (63-4) anlattığı kuşatmayla ilgilidir. Ayrıca Hadrian (117-138) Devrinden başlayıp Aurelia Devrine dek bulunan sikkelerden şehrin tarihi hakkında fikir edinilebilir (5).
KREMNA'NIN TOPOGRAFİK YAPISI VE ŞEHİR PLANI
Şehir Cestrus Vadisinin dağ kolunda bulunmaktadır. Şekil bakımından girintili ve çıkıntılı üç köşelidir. Şehir 1000m yükseklikte olup yaylada kuruludur. Şehrin üç tarafı kuzeydoğu ve güney yamaçları kayalıktır. Batıda, üzerinde bulunduğu dağ kolunun büyük dağ silsilesine bağlandığı yerdir (6).
Boğadıç Dağının doğu yüzüne kurulmuştur. Kremnanın batı hududunu Cestrus vadisindeki ırmak oluşturuyor olabilir. Yine batı kısım çıkılabilir yamaçlara sahip olduğundan şehre giriş buradan sağlanmaktadır. Batı kısımdaki sel yatağı, antik dönemde inşaa edilmiş surlar, Akropolü zaptı zor stratejik bir duruma getirmiştir. Akropol yüzeyi düz olmayıp kuzeydoğusunda ve güneydoğusunda tepecikler vardır. Kentin resmi yapılarının çoğu iki küçük vadi içinde toplanmıştır.
Şehir planı; iki vadinin birleştiği yerde forum, basilica, exedra bulunmaktadır. Bu üçlü kompleksin doğusunda Lanckoronskinin araştırmaları sonucu bulunan tiyatro, tiyatronun kuzeyinde Dorik agora yer alır. Longus Forumunun güneyine Lanckoronski ve heyeti tarafından anlamlandırılamayan tonuzlu büyük dörtgen yapı (Q) bulunmaktadır. Forumun kuzeyinde sarnıçlar yer alır. Forumun batısında sütunlu cadde, basilicanın batısında Nympheum bulunur (7). Nympheum, exedra, forumun ve sütunlu caddenin girişi arasında bir alan bulunur, bu alandan sütunlu caddenin kuzey yerlerine çıkan merdivenler vardır. Akropolün yüksek tepelerinden toprak ve arazinin elverişli yerlerinde evler serpilmiş durumdadır. Kentin dışında Hıristiyanlık devri kiliselerine rastlanır. Akropolün batı ve güneybatı yamaçlarında mezar anıtları, yine kent dışında yayılmıştır. Şehrin batısını kuşatan sur duvarları kalıntıları Mitchell tarafından bulunmuştur. Güney surlarının doğusunda arklar bulunmaktadır. Aynı su üzerinde güney ve batı kapıları bulunmaktadır. Batı suru ile güney surunun birleştiği kesimde lahit bulunmuştur. Güney surunun dışında, batı kısmında bir mezar yapısı vardır.
MİMARİ YAPILAR VE BULUNTULAR
Q Yapısı
Yapı forum şeklinde bir alanı kapsar. Pek az kısmı ayakta kalmıştır. Yapı uzun apsis ve nişlerle desteklenmektedir. Yapının önündeki yolun seviyesi yüksekte olduğundan üç basamaklı merdivenle yapının içine inilerek girilir. Düzenli büyük bloklarla örülmüş güney duvarının iki blok sırası ayakta kalmıştır. Yapının içinde, köylüler tarafından kazılarak çıkartılan heykellere ait bazı kaideler bulunmuştur. Bunlar; Athena, Asklepios, Hygieia, Leto, Apollon, Aphrodite ve Herakles heykelleridir. Yapı içinde 15 tane kitabeli parça bulunmuştur. Bunlardan 10 tanesi heykel kaidesidir. Diğerleri ise kapı silmeleri üzerinde bulunan yazıtlardır. Şehirde bulunmuş heykellerin Q yapısı içinde bulunduğu belirtilmiştir. Heykeller köylüler tarafından Burdur Müzesine satılmıştır.Q yapısının ilk dönemlerinde hamam, daha sona kütüphane olarak kullanıldığı varsayımı hakimdir.
Sütunlu Yol
235 m. uzunluğundadır. Merkezi Batı kısmına bağlar. Yolun iki tarafında, sütunların arasında iki sıra halinde dükkanlar bulunmaktadır. Sütun gövdeleri granit taşından yapılmıştır. Korinth stilindeki kireç taşından sütun başları ince işlemeli arşitrav, friz ve kornişten oluşur.
Evler
Evlerin bazılarının peristil avluları ve ayrı ayrı odaları vardır. İlk yapılan binaların ikinci yüzyıldan olması gerekir. Bunlar altıncı yüzyıl ve yedinci yüzyıla kadar tamirat görmüştür.
Batı Sur Duvarları
Sur duvar kalıntıları Zosimos tarafından anlatılan M.S. 270 yıllarında İmparator Probus zamanında Kremna kuşatmasıyla ilgilidir. Duvarların bir kısmının üzerinde birçok kule vardır.
Genel Yapılar
Nypheumun batısında bulunan İon tarzında yapılmış küçük tapınak DR. Marc Waelkens tarafından detaylı olarak incelenmiştir. Buraya ait önemli özellik frizdir. Bu frizin, Septimus Severus zamanına ait olduğu sanılmaktadır.
İki Korinth tapınağı kalıntıları, sütunlu caddenin kuzeyinde yer almaktadır. Pi şekilli Dorik Agora Korinth tapınaklarının doğusunda bulunmaktadır. Kremnanın iyi korunmuş yapılarındandır.
Propylon
Dorik Agoranın yer aldığı caddenin batı ucunu Longus Forumunun etrafında yer alan aşağı seviyelerindeki alanla olan bağlantı noktasıdır.
Pi Şekilli Dorik Agora
Kremnanın en iyi korunmuş yapılarındandır. Plana göre güney kısmı açıktır. Dor başlıklı sütunlarla bezenmiştir. Agoranın tarihini Erken Roma veya Geç Hellenistik olarak vermek mümkündür. Yapıya İmparatorluk döneminde çeşitli ekler yapılmıştır batı ve kuzey kısımları değiştirilmiştir.
Kremna ve antik Pisidia bölgesi ile ilgili en gelişmiş değerlendirmeler,keşifler,tarihsel yorumlar Prof.Dr.Mehmet ÖZSAİT tarafından Doçent iken yazdığı İstanbul Üniversitesi yayınlarından çıkan 1985 baskılı PİSİDYA TARİHİ isimli yapıtta var.Bu kitapta bulduğum KREMNA antik şehir planı Mimar Sayın Nazan BÜYÜKÇELEN'e ait.
KREMNA ile ilgili kaynaklar:
1-2-3 Prof.Jale İNAN Kremna Kazı raporu
4-Anadolu Coğrafyası -Strabon
5-B.Levick Roman Colonies southern Asia Minor 1967
6-S.Mitchell.Kremna çalışmaları
7-Jale İnan ,bkz.1
8-Türkiye'deki Tarihsel Adlar
Türkiye'deki Tarihsel Anıtlar
Pisidia-Prof.Bilge UMAR
Antik kente yakın olan Çamlık Köyünün eski ismi Girme, Kremnadan türemedir. Zamanla kelime şekil değiştirerek Girme haline gelmiştir.
KENTİN KEŞFİ VE YAPILAN ÇALIŞMALAR
Antik Pisidia bölgesinin kentlerinden olan Kremna, Burdur ili Bucak ilçesine dahil Çamlık köyünün yakınındadır. Çamlık köyü Bucaka 15 km mesafededir. Ayrıca Strabonda kent hakkındaki anlatımlarından fikir yürütülmüştür. Bunun yanında R.N.Waddington, Kremna - Girme isimlerinin yakınlığı kentin yerinin saptanmasında yardımcı olmuştur.
Hirshfeld bir yapının ithaf yazısında Colonia Lulia Agusta Felix Cremnensium kentten ismini görerek kentin yerini kesinlikle saptamıştır. 1885te J.R.S. Sterret harabeyi ziyaret etmiş, epigrafik kaynakların bazılarını kaydetmiştir. Bundan birkaç sene sonra Lanckoronski ve heyeti Kremnaya gelmiş, kentin forum ve bazilikasını incelemiştir. En kapsamlı araştırma Prof. Dr. Jale İnan tarafından yapılmıştır. Prof. Dr. İnan şehrin yüzey yapılarını inceleyip Q yapısı olarak geçen yapıyı kazmış (2) ve yapıda ele geçen heykelleri tespit edip konservasyon çalışmalarını yürütmüştür. Şehirde bulunan bütün yazıtlar, yazıtlı mimari elemanlar tespit edilip Prof. Dr. George Bean ile beraber kapsamlı bir makale yayımlanmıştır. 1985 yılında İngiliz araştırmacı Dr. S. Mitchell Kremnada çalışmalara başlamıştır.
KENTİN TARİHÇESİ
Kentin antik adı Yunanca da uçurum anlamına gelmektedir. Bu ad kentin topografik yapısına uygundur (3). Kentin tarihi hakkında Strabon şöyle diyor: Amyntas vaktiyle zapt edilemez denilen bazı yerleri, bu arada Kremnayı da almıştır. Hatta Kremna ve Sagalassos arasında bulunan Sandalionu zapt etmek için çaba dahi harcamadı. (Strabon Anadolu 6C 569)
Kremna'nın adı ile ilgili Türkiye'deki Tarihsel adlar kitabında Prof.Bilge UMAR Kra-(u)mna yani "Doruk kenti"anlamına geldiğini söylüyor.Gerçekten de kent ,akından geçen Aksu çayının vadisine egemen bir tepe üzerindedir.Kremna'ya bir tarafından ulaşılır,geri kalan yanları ise sarp uçurumdur.
Şimdi Kremna Romalı kolonistler tarafından iskan edilmiştir. Ve Sagalassos Amyntasın bütün krallığının tabi olduğu Romalı Valiye bağlıdır.
Strabon Artemidorosa dayanarak Kremnanın Pisidiada olduğunu bildirir. Artemidoros; Selge, Sagalassos, Pednelissos, Adada Tymbriada, Kremna, Pithysos, Amblada, Anabura, Sinda, Aarasos, Tarbassos ve Termessos'un Pisidia kentleri olduklarını söyler. Bunların bazıları tamamen dağlarda oldukları halde bazıları da her iki tarafta dağların eteklerin Pamphylia ve Milyasa kadar uzanırlar ve kuzeye doğru yerleşmiş oldukları halde hepside barışsever insanlar olan Phrigialıların ve Lydialılarınn ve Karialıların komşusudur (4).
Kremnanın ilk kurulduğu yeri saptamak zordur. Ama kentin doğusundan başlayıp Cestrus (Aksu) Vadisine kadar inip vadinin de bir kısmını işgal ettiği akla yakındır.
İmparator Probus zamanında şehir Lydius adlı İsaurialı bir eşkıya tarafından işgal edilmiştir. Şehirdeki surlar Zosimosun Historia adlı (63-4) anlattığı kuşatmayla ilgilidir. Ayrıca Hadrian (117-138) Devrinden başlayıp Aurelia Devrine dek bulunan sikkelerden şehrin tarihi hakkında fikir edinilebilir (5).
KREMNA'NIN TOPOGRAFİK YAPISI VE ŞEHİR PLANI
Şehir Cestrus Vadisinin dağ kolunda bulunmaktadır. Şekil bakımından girintili ve çıkıntılı üç köşelidir. Şehir 1000m yükseklikte olup yaylada kuruludur. Şehrin üç tarafı kuzeydoğu ve güney yamaçları kayalıktır. Batıda, üzerinde bulunduğu dağ kolunun büyük dağ silsilesine bağlandığı yerdir (6).
Boğadıç Dağının doğu yüzüne kurulmuştur. Kremnanın batı hududunu Cestrus vadisindeki ırmak oluşturuyor olabilir. Yine batı kısım çıkılabilir yamaçlara sahip olduğundan şehre giriş buradan sağlanmaktadır. Batı kısımdaki sel yatağı, antik dönemde inşaa edilmiş surlar, Akropolü zaptı zor stratejik bir duruma getirmiştir. Akropol yüzeyi düz olmayıp kuzeydoğusunda ve güneydoğusunda tepecikler vardır. Kentin resmi yapılarının çoğu iki küçük vadi içinde toplanmıştır.
Şehir planı; iki vadinin birleştiği yerde forum, basilica, exedra bulunmaktadır. Bu üçlü kompleksin doğusunda Lanckoronskinin araştırmaları sonucu bulunan tiyatro, tiyatronun kuzeyinde Dorik agora yer alır. Longus Forumunun güneyine Lanckoronski ve heyeti tarafından anlamlandırılamayan tonuzlu büyük dörtgen yapı (Q) bulunmaktadır. Forumun kuzeyinde sarnıçlar yer alır. Forumun batısında sütunlu cadde, basilicanın batısında Nympheum bulunur (7). Nympheum, exedra, forumun ve sütunlu caddenin girişi arasında bir alan bulunur, bu alandan sütunlu caddenin kuzey yerlerine çıkan merdivenler vardır. Akropolün yüksek tepelerinden toprak ve arazinin elverişli yerlerinde evler serpilmiş durumdadır. Kentin dışında Hıristiyanlık devri kiliselerine rastlanır. Akropolün batı ve güneybatı yamaçlarında mezar anıtları, yine kent dışında yayılmıştır. Şehrin batısını kuşatan sur duvarları kalıntıları Mitchell tarafından bulunmuştur. Güney surlarının doğusunda arklar bulunmaktadır. Aynı su üzerinde güney ve batı kapıları bulunmaktadır. Batı suru ile güney surunun birleştiği kesimde lahit bulunmuştur. Güney surunun dışında, batı kısmında bir mezar yapısı vardır.
MİMARİ YAPILAR VE BULUNTULAR
Q Yapısı
Yapı forum şeklinde bir alanı kapsar. Pek az kısmı ayakta kalmıştır. Yapı uzun apsis ve nişlerle desteklenmektedir. Yapının önündeki yolun seviyesi yüksekte olduğundan üç basamaklı merdivenle yapının içine inilerek girilir. Düzenli büyük bloklarla örülmüş güney duvarının iki blok sırası ayakta kalmıştır. Yapının içinde, köylüler tarafından kazılarak çıkartılan heykellere ait bazı kaideler bulunmuştur. Bunlar; Athena, Asklepios, Hygieia, Leto, Apollon, Aphrodite ve Herakles heykelleridir. Yapı içinde 15 tane kitabeli parça bulunmuştur. Bunlardan 10 tanesi heykel kaidesidir. Diğerleri ise kapı silmeleri üzerinde bulunan yazıtlardır. Şehirde bulunmuş heykellerin Q yapısı içinde bulunduğu belirtilmiştir. Heykeller köylüler tarafından Burdur Müzesine satılmıştır.Q yapısının ilk dönemlerinde hamam, daha sona kütüphane olarak kullanıldığı varsayımı hakimdir.
Sütunlu Yol
235 m. uzunluğundadır. Merkezi Batı kısmına bağlar. Yolun iki tarafında, sütunların arasında iki sıra halinde dükkanlar bulunmaktadır. Sütun gövdeleri granit taşından yapılmıştır. Korinth stilindeki kireç taşından sütun başları ince işlemeli arşitrav, friz ve kornişten oluşur.
Evler
Evlerin bazılarının peristil avluları ve ayrı ayrı odaları vardır. İlk yapılan binaların ikinci yüzyıldan olması gerekir. Bunlar altıncı yüzyıl ve yedinci yüzyıla kadar tamirat görmüştür.
Batı Sur Duvarları
Sur duvar kalıntıları Zosimos tarafından anlatılan M.S. 270 yıllarında İmparator Probus zamanında Kremna kuşatmasıyla ilgilidir. Duvarların bir kısmının üzerinde birçok kule vardır.
Genel Yapılar
Nypheumun batısında bulunan İon tarzında yapılmış küçük tapınak DR. Marc Waelkens tarafından detaylı olarak incelenmiştir. Buraya ait önemli özellik frizdir. Bu frizin, Septimus Severus zamanına ait olduğu sanılmaktadır.
İki Korinth tapınağı kalıntıları, sütunlu caddenin kuzeyinde yer almaktadır. Pi şekilli Dorik Agora Korinth tapınaklarının doğusunda bulunmaktadır. Kremnanın iyi korunmuş yapılarındandır.
Propylon
Dorik Agoranın yer aldığı caddenin batı ucunu Longus Forumunun etrafında yer alan aşağı seviyelerindeki alanla olan bağlantı noktasıdır.
Pi Şekilli Dorik Agora
Kremnanın en iyi korunmuş yapılarındandır. Plana göre güney kısmı açıktır. Dor başlıklı sütunlarla bezenmiştir. Agoranın tarihini Erken Roma veya Geç Hellenistik olarak vermek mümkündür. Yapıya İmparatorluk döneminde çeşitli ekler yapılmıştır batı ve kuzey kısımları değiştirilmiştir.
Kremna ve antik Pisidia bölgesi ile ilgili en gelişmiş değerlendirmeler,keşifler,tarihsel yorumlar Prof.Dr.Mehmet ÖZSAİT tarafından Doçent iken yazdığı İstanbul Üniversitesi yayınlarından çıkan 1985 baskılı PİSİDYA TARİHİ isimli yapıtta var.Bu kitapta bulduğum KREMNA antik şehir planı Mimar Sayın Nazan BÜYÜKÇELEN'e ait.
KREMNA ile ilgili kaynaklar:
1-2-3 Prof.Jale İNAN Kremna Kazı raporu
4-Anadolu Coğrafyası -Strabon
5-B.Levick Roman Colonies southern Asia Minor 1967
6-S.Mitchell.Kremna çalışmaları
7-Jale İnan ,bkz.1
8-Türkiye'deki Tarihsel Adlar
Türkiye'deki Tarihsel Anıtlar
Pisidia-Prof.Bilge UMAR
Tenedos'tan Bozcaada'ya
Yukardaki ilk grup fotograflar arasında TENEDOS/BOZCAADA KALE'SİNDE sergilenen ilk çağ buluntularıını görüyorsunuz.
Tenedos isminin Hellen dilinde bir anlamı yok. Burada Tenes isiml bir erkek tanrıya tapınıyorlardı. (Fiehn RE tENEDOS Maddesi, s095 satır:63
İsim Tene tapınıcısı halk anlamındaki "TENEDA" idi. Sonra arkasına Nesos ve ada ekiyle bu biçime giren bir ad. (Bilge Umar-Troas)
Umar Tenes kök sözcüğünün öz biçimini, anlamını saptayamadığını, Tenes'in yılan simgesi olabileceğini, Apollon'un hayvanlarından birisi olarak vurguluyor. Önceki ismi KALYNDA ya da LEUKOPRYS., stratejik konumundan dolayı çağlar boyunca birçok kez istilaya uğramış ve el değiştirmiş. Adadaki nekropol sahasında yapılan kazılardan anlaşıldığı üzere adanın tarihi M.Ö. 3000 yıllarına dayanıyor. Adanın bilinen ilk sakinleri Pelazziler. (Pelasges'liler)
Ayrıca adada Herodot'a göre bir Aiol yerleşimi de var. Sikkelerde görülen çift ağızlı balta simgeleri.
Kaynaklar:21. Araştırma sonuçları toplantısı 26 mayıs 2003 Bozcada -Tenedos araştırmaları sahife:67 ALİ YALÇIN TAVUKÇU, CEVAT BAŞARAN, ZERRİN AYDIN TAVUKÇU, ERTAN KÜÇÜKEFE
Çanakkale İli’nin Bozcaada İlçesi,Çanakkale Boğazı ağzının 18 deniz mili güneyinde;Doğusundaki en yakın Anadolu kıyısı olan Kumburnu mevkiine 3 mil ,Yükyeri Feribot İskelesine 3.5 mil mesafededir.Bozcaada Ege Denizinde Ülkemize ait olan iki adadan biri olup Gökçeada’ya 29 mil uzaklıktadır.Çanakkale İl merkezine uzaklığı ise 27 mil Kuzeybatıdaki İmroz’a 20,Batıdaki Limni’ye 30, Güneydeki Midilli’ye 32 mil uzaklıktadır.
Adanın tam mevkii şöyledir;
ENLEM : 39 derece 48’ N Kuzey
BOYLAM :26 derece 02’ EDoğu
Zamanımızdan 15 bin yıl önce Bozcaada,Gökçeada ve Limni esas kara parçası olan Anadolu’ya bitişik olup henüz Çanakkale Boğazı da teşekkül etmemiştir.Bundan sonraki 5 bin yıl devamınca jeolojik olaylar neticesi Gökçeada, Limni ve Çanakkale boğazı teşekkül etmiş Ege denizi Marmaraile birleşmiştir.6 bin yıl önce Holosen adı verilen bir çağ yaşanmış,Ege kıyıları Holosende önemli değişimlere uğramıştır.İşte bu değişimler sonucu Bozcaada meydana gelmiş ve kıyılar bugünkü halini almıştır
Çevresi 14 mil tutarındadır.Çevresinde oluşan irili ufaklı adacıklarla birlikte yüzölçümü yaklaşık 42 Km2’ dir.En yüksek noktası ile 192 metre ile Göztepe’dir.
:
Adanın genel yapısı genellikle alçak ve basık olmasına rağmen birkaçtepe bulunmaktadır. Bunlar ;
1. Göztepe ( 191 m )
2. Yenikale Tepe ( 115 m )
3. Hacı Mahmut ( 92m )
4. Tuzburnu Tepe ( 84m )
5. Kaplan Tepe ( 75m )
6. Yalama Tepe ( 65m )
7. Fakı Tepe ( 57 m )
:
Eskikale Burnu
Erenler Burnu
Tabya Burnu
Nar Burun
Sarıtaş Burnu
Tuzburnu
Kocatarla
Mermer Burnu
Sulubahçe Burnu
Habbeli Burnu
Batı Burnu
Killik Burnu
olmak üzere oniki burun mevcuttur.
:
Liman Koyu
Değirmenler Koyu
Poyraz Limanı
Çanak Limanı
Çapraz Limanı
Kocatarla Limanı
Lagor Limanı
Ayana Limanı
Ayazma Koyu
Sulubahçe Koyu
İğdelik Koyu
olmak üzere onbir koyu mevcuttur
Bozcaada’nın etrafında büyüklü,küçüklü 13 ada vardır.Bunlar ;
Tavşan Adası/MAVRİ : Adanın 10 km kadar kuzeyindeki en büyük ada olup .93km2 genişlikte,20-25 metre yüksekliktedir.Kıyı uzunluğu 5 km dir
Yılan Ada : Bozcaada’nın Kuzey doğusunda yer almakta olup Kıyı uzunluğu 1.2km yüzölçümü 0.08 km2 dir
Fener Adası :Adanın 1.5 mil doğusunda küçük bir adadır.Üzerinde bir deniz feneri ve bir bekçi binası vardır.
Taş Ada : Bozcaada’nın doğu kıyısına 200 metre kadar mesafede Katranlık Burnu karşısında büyükçe bir kaya parçasıdır.
Yıldız Ada/MAUNA :Adanın kuzey batısına yakın bir yerde Killik Burnu karşısındadır
Kaşık (Kemal) ve Gökçe Adalar : Bu iki adaya Horoz Taşları da denir.Yıldız adanın doğusundadırlar.
Sıçancık Ada :Bu adada Horoz taşlarının doğusundadır.
Presa ve Orak Adaları : Bozcaada ile Tavşan ada arasında yer alan bu iki küçük ada tavşan adası ve yılan adası ile birlikte tavşan adaları veya Eşek adaları diye bilinmektedir.
Tuzburnu Adası ve İncirli Ada : Bozcaada’nın doğusunda Tuzburnu kıyılarına yakın mesafede bulunan iki küçük adadır.
1Baklataşı Ada : Bozcaada’nın güneyinde yer alan tek adadır.Habbele kumsalı civarındadır.
Bozcaada’nın hemen hemen büyük bir kısmı düzlüklerden oluşmaktadır. Bunlar ;
a. Habbele Ovacığı
b. Tekir Bahçe
c. Sağır’ın bahçe
d. Papaz Bahçe
e. Sulu Bahçe
f. Çayır Mevkii
g. Poyraz Limanı Ovacığı
Bozcaada akarsu bakımından zengin değildir.Adada bulunan derelerin isimleri ise ; Kocamış, Balcılar, Çanel, Hacımahmut, Kulkutoğlu, İçmece, Sulubahçe, Yanakut, Habbelipınar ve Tuzburnu’dur.
Yukarıda adı geçen akarsular ancak kış yağmurlarıyla birlikte haraketlenmektedir.
Bozcaada Akdeniz ikliminin etkisi altında olduğundan bitki örtüsü genel olarak makiliktir.Ancak güneybatı bölümlerinde çamlıklar mevcuttur.Adanın bitki örtüsü hakkında en geniş araştırmayı Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Botanik Kürsüsü Öğr. Üyelerinden Dr. Özcan Seçmen tarafından yapılmış ve 1977 yılında Tübitak tarafından yayınlanmıştır.
İki yıllık bir araştırmanın eseri olan bu çalışmada Bozcaada’nın 65 değişik familya grubundan 437 tür bitki çeşidine sahip olduğu ortaya konulmuştur.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)