Batı Kilisesi:
Agoranın güneyinde, tiyatro ile aynı terastaki kilise, Batı Kilisesi olarak adlandırılmıştır. Kilise, Clarke ve Bacon tarafından açığa çıkartılır. Mozaik deseni ve planı çizilen Batı Kilisesi, kısa bir yazı ile tanıtılır. 1990 yılında yeniden temizlenen kilise üç nefli ve yarım daire formlu apsislidir. Son yapılan kazılarda iki mekânlı narteks bölümü açığa çıkartılmıştır. Narteks ile önündeki odalar, payandalar ile bölünmüştür. Payanda üzerindeki mermer kaplama plakalar in situ olarak korunmuştur. Nartekse girişi sağlayan orta eksendeki kapının eşiği, yerinde durmaktadır. Narteks kapısının tam karşısındaki naosun girişi, daha sonraki bir dönemde duvarla kapatılmıştır. Narteks’in zemini, dörtgen mermer plakalar ve korkuluk levhası ile kaplanmıştır. Korkuluk levhası, baklava dilimi şeklinde kesilip; içlerine değişik renkli mermer parçaları yerleştirilerek, opus sectile görünümü elde edilmiştir. Kilisenin ana mekânı, iki sıra sütunla üç nefe ayrılmıştır. Kuzeydeki nefin zemini taş plaklarla kaplı olup, arkasındaki duvar düzenli bir şeklilde kemerli nişlerle bölünmüştür. Büyük bir olasılıkla bu bölüm, Roma Çağı’na ait olmalıdır. Kuzeydeki yan nefin zemini, naosun zemininden daha yüksektir. Güneydeki yan nef daha dar ve naos zemininden daha da aşağı seviyededir. Eğimli arazide kot farklarını gidermek için, kademeli dolgu yapılmıştır. Farklı seviyedeki mekânların duvarlarında kullanılan büyük taş blokları ve yerde yatan sütun tamburları, hiç şüphesiz Roma Çağı yapılarına aittir. Yan neflerin zemininde yatan sütunlar, mermer ve andezittir. Mermer sütunlardan biri üzerinde, haç bezemesi vardır. Kemer taşlarının büyük bir kısmı, kilisenin içerisinde ele geçmiştir. Kilisenin inşasında, andezit ve mermer devşirme parçalar kullanılmıştır. Dıştan yarım daire şeklindeki apsis duvarı içinde, bir sıra halindeki, düzgün dikdörtgen blok taşlar göze çarpmaktadır. Apsisin iç kısmı, dış kısmın aksine moloz taş ile örülmüştür.Naos ve bemanın zemini, yazıtlı mozaiklerle kaplanmıştır. 1990’lı yıllarda yeniden açığa çıkartılan bemadaki mozaiğin yazıtlı bölümü, tahrip olmuştur. Mozaik; asma, örgü ve volüt motiflerinden oluşan bir kenar bordürü ile çevrilmiştir. Mozaiğin üzeri; farklı büyüklüklerde simetrik dörtgen alanlar, eşkenar dörtgen, çiçek, örgü ve kuşlar ile süslenmiştir. İki satırlık yazıta göre; mozaik, “Alypios” tarafından yaptırılmıştır. Madalyon ve eşkenar dörtgenden oluşan motif, bema ve naos mozaiklerini birbirine bağlamaktadır. Naosun batısındaki ikinci yazıta göre; mozaiği yaptıran, Satarnilos’tur. Naosdaki mozaik, sadece sekizgen madalyonlardan oluşan, şematik bir çizim şeklinde yayımlanmıştır. Üç nefli büyük kilise, mimari özelliklerine göre M.S. 5. veya 6. yüzyılda inşa
edilmiş olmalıdır.
Şubat 2011 Yılında ziyaret ettiğimiz ASSOS/BATI KİLİSESİ'nden fotograflar:
Western Church: The Western Church is situated on the same terrace as the theater to the south. In the 1880s, this church was also excavated by Clarke and Bacon who introduced it with a brief published report containing a plan and drawings of the mosaics. The church was re-excavated in 1990. The church has a central nave with an apse at one end and one aisle on each side of the nave. A two-sectioned narthex must be added to the church’s ground plan drawn by Bacon. The narthex and the rooms at its front were divided by buttresses. Two of these pillars preserve the original covering of marble plaques in situ. The original threshold of the entrance to the central nave is also intact. The floor of the narthex was covered with square plaques and a parapet remaining from older periods. Lozenge-shaped spaces carved on this parapet were inlaid with various-colored marble pieces to obtain the appearance of an opus sectile-technique floor pavement.
The ground plan of the aisle to the north of the central nave is covered with stone plaques and the wall behind is divided by small arched niches. This unit might have been part of an existing Roman building. The floor of the northern aisle has a higher elevation than the central nave. The aisle on the south side of the central nave is narrower than the one on the north side and its floor level is lower than that of the central nave. This might have been dictated by the sloping topography of the area on which this church was built. There is no doubt that various-sized tone blocks observed in the walls of the church and the column capitals lying on the ground were taken from already existing Roman buildings. The columns lying on the floor of the aisles are of marble and andesite. One of these columns has a cross motif incised on it. Most of the cut-stones forming the arches were found within the building during excavations. One row of regular large stones can easily be noted within the wall of the semi-circular apse, though the interior of the apse was built of rubble.
The floors of the naos and bema are covered with mosaics and inscriptions. One of the mosaics is framed with a border containing ivy, floral and volute motifs. The central part of the mosaic is decorated with various-sized squares and lozenges, floral motifs,
and birds. According to the two lines of inscription on it, this mosaic was made by someone named Alypius. A motif formed
of medallions and lozenges joins the mosaics of the naos and bema together. According to the second inscription at the
west of naos, Satarnilus constructed this mosaic.
This large church also belongs to the 5th / 6th centuries AD on the basis of its architectural style.
12 Şubat 2011 Cumartesi
Assos-Ayazma Tepe'deki Ortaçağ Kilisesi
Ayazma Kilisesi: Batı Kapısı’nın 400 m. kadar güneybatısındaki kilise, Ayazma Tepesi üzerinde yer almaktadır. Bu yüzden “Ayazma Kilisesi” olarak adlandırılmaktadır. Ayazma kelimesi, Yunanca “Hagiasma” yani “kutsal su” veya “su olan kutsal alan” anlamına gelmektedir. Roma Çağı’nda nekropol olarak kullanılan Ayazma Tepe, lahit ve anıt mezar kalıntıları ile kaplıdır. Kilise, Ümit Serdaroğlu başkanlığı döneminde gün yüzüne çıkartılmıştır. 2007 yılında kilisede, temizlik ve kazı çalışmalara yeniden başlanmıştır. Kilise, kısmen Roma Çağı anıt mezarının podyom duvarı üzerine inşa edilmiştir. Kilise, uzun bir naostan oluşmaktadır. Naosun uzun kenarlarına, yan mekânlar ilave edilmiştir. Naos’u yan mekânlardan ayıran duvarlar, devşirme taşlarla örülmüştür. Duvarların iyi korunmuş kısımlarları yer yer 1.7 m. yüksekliğindedir. Naosun zemini, Roma Çağı lahitlerinden elde edilmiş levhalarla, Bema’nın zemini ise mermer plakalarla kaplanmıştır. Kilisenin ikinci inşa safhasında, naosun yan duvarları önüne banklar ilave edilmiş. Doğuda naos, bir templon ile bemadan ayrılmıştır. Bemanın zemini, mermer plakalarla kaplanmıştır. Yuvarlak planlı apsise, synthronon eklenmiştir. Mermer plaka ile kaplı kısa ve dar bir geçit; bemayı, naosun ortasında duran ambona bağlamaktadır. Basamaklı ambon, Roma Çağı lahitlerinden yapılmıştır. Yan nefler, ikinci yapı safhasında küçük odalara bölünmüş ve naosa açılan üç kapı ilave edilmiştir. Küçük odalardaki lahitler, bu mekânların mezarlık olarak kullanıldığını göstermektedir. Naosun batı yönüne 25x15 m. ölçülerinde bir narteks eklenmiştir. Narteks güneyindeki dar cephedeki kapı, kilisenin ana girişidir. Zemini ana kaya olan nartekse ölüler gömülmüştür. 2007 yılından beri narteks batı yönündeki alanda, kazı çalışmaları sürdürülmektedir. Kilisedeki bu araştırmalarda, kilisenin batı yönünde ikinci inşa safhasında, birçok küçük mekân ilave edilmiştir. Bunlardan bazılarının zemini, çok itinalı bir şekilde devşirme plakalar ile kaplanmıştır. Muhtemelen bu mekânlara da ölüler defnedilmiştir. Narteks önünde, yan yana dizilmiş dört adet lahit bulunmaktadır. Lahitler, toprak üzerinde olmaları nedeniyle soyulmuştur. Bu yüzden lahitlerin içerisinde, erhangi bir buluntu ve iskelet
parçası ele geçmemiştir. Kilisenin güney köşesine, son inşa safhasında, küçük bir şapel eklenmiştir. Kendi
apsisine sahip, şapelin zemini mermer kaplıdır. M.S. geç 9. veya 10. yüzyılda inşa edilen kiliseye, daha sonraki
yüzyıllarda ilaveler yapıldığı anlaşılmaktadır. Bir kilisenin bütün ögelerine sahip yapı, basit ve gösterişten uzaktır.
Çok fazla sayıda devşirme parçalarla inşa edilen yapı, bir mezar kilisesi olarak kullanılmıştır.
Ayazma Church: Another church has been identified on Ayazma Hill about 400 m. southwest of the Western Gate which takes its name from the hill on which it is situated. The word “Hagiasma” means “fountain of holy water” in Greek. The area of Ayazma Hill was evidently used as a cemetery in the Roman period, since remains of numerous sarcophagi and monumental tombs have been found here. This church came to light during the excavations of Ümit Serdaroğlu. Archaeological excavations and clearing works were resumed in 2007 in this area to obtain additional information about the church, which appears to have been constructed over the terrace of a monumental Roman tomb erected at this locality. The church has a long nave with aisles placed at each side. Walls separating the naos from the aisles are preserved to a height of 1.7 m. They were built of ancient architectural remains. The interior of the church is covered with plaques made from Roman sarcophagi, whereas the floor of the bema is covered with marble plaques. A synthronon was also placed in the apse.
In later architectural phases of the church, the naos was separated from the bema with a templon and benches were added in front of the walls of the naos. A narrow passage with a marble-covered floor connects the bema with the ambon standing in front of the naos. This stepped ambon was made out of Roman sarcophagi. The aisles seem to have been sub-divided into small rooms, which were apparently used as chambers for burials. A narthex was also added in front of the naos and the southern aisle (burial chamber). Entry to the church is by an entrance at the southern, narrow side of the narthex.
Soundings have been conducted on the western side of the narthex since 2007. These soundings yielded evidence of additional small building activities around the western side of the church in later architectural phases. The floors of some of these small rooms were carefully covered with plaques gathered from nearby ancient structures. There is evidence that these rooms were also used as burial chambers, like parts of sarcophagi.
In this later architectural phase, a small chapel was added to the southern corner of the church. This chapel, with its own apse, has a
marble-covered floor.
The Ayazma Church, built in the later 9th or 10th century, witnessed some additions during the following centuries. Although it has all
the elements of a typical church, it is of very simple appearance and the building might have served as a grave church.
Belge ve estetik değerdeki bu güzel Fotografları Sevgili Emel AKIN çekti.
.