17 Ocak 2010 Pazar
Oxeia'dan Sivriada'ya
Prof.Dr. Erendiz Özbeyoğlu Kültür Bakanlığının 17. Araştırma Sonuçları toplantısı adlı yayında Kınalıada, Yassıada ve Sivriada'daki Yüzey Araştırması 147. sayfasındaki makalesinin son bölümünde şunları yazıyor.
"Yüzey araştırmamız sırasında adanın doğuya bakan ve limanın bulunduğu kıyıda bir manastıra ait kesintisiz duvar yapısı- ve ortadan kesilmiş bir sarnıç yapısı- batı kıyısında olasılıkla manastırın bir bölümü ya da şapel olan ancak imparatorların ve yüksek görevlilierin inzivaya çekildiğini düşündüğümüz kale biçiminde bir yapı saptandı.
Kayalık ve kıraç görüntüsüne karşın çok çeşitli bitki örtüsüne, hatta kuzey doğusunda yüksek gövdeli ağaçlara sahip olan Sivriada'nın yakın bir tarihte, orta bölümünden, hemen hemen adanın yarısı büyüklükte kaya blokları dinamitle atılarak Haydarpaşa Limanı'nın yapımında kullanılmış, bu nedenle bu bölüm geniş bir düzlük haline gelmiştir. Ada'nın, bazı kaynaklarda top atış menzili olarak da kullanıldığı kaydedilir. Tüm bu adanın, yüzey araştırması yaptığımız adalar içinde en çok buluntu barındıran ada olmasını sağlamıştır. Bizans Dönemine ait mendirek kalıntıları, adadan koparılan büyük taş bloklarının kente taşınması amacıyla, büyük gemilerin de yanaşabileceği bir liman yapılmasına karşın hala görülebilmektedir; hemen limanın yanında bulunan sarnıç günümüzde de su sağlar; kuzeydoğu yönünde, kıyıdan biraz yüksekte bir Bizans Dönemine ait dört kişinin sığabileceği büyüklükte bir gözetleme kulesi vardır.
Piramide benzediği için Sivriada diye tanınıyor. Eski adı, yine 'sivri' anlamına gelen Oxeia/Oxia. 90 metre yüksekliğindeki ada, denizden çıkan bir dağın sivri ucudur. En yakın ada, 1.7 kilometre mesafedeki Yassıada'dır. En uzak ada ise 8.2 mil mesafedeki Kaşık/Pitya Adası'dır. Güney yönünde küçük bir limanı, tonozlu tatlı su kuyusu vardır, tepesinde bir fener bulunur. Çevresi çok akıntılıdır. Ada yakınlarında istiridye, midye ve çok çeşitli balık bulunur. Bir balıkçı adasıdır. Bizans döneminde işkencelere uğrayan prensler ve din adamlarının sürgün edildiği bilinir. Adadaki manastırın varlığı, 10. yy'dan beri bilinmektedir. 1911'de İstanbul'un başıboş köpeklerinin bu adaya sürülmesi ve birbirlerini yiyerek açlıktan ölmeleri, ada tarihinin önemli olaylarındandır.
Eren Yayınlarından çıkan Petrus Gyllius'un yazdığı ; Prof. Dr. Erendiz Özbayoğlu'nun çevirdiği İstanbul Boğazı isimli yapıtında da tüm Prinkipo'lara ve Sivriada'ya da değiniliyor. O yazıları da sizlerle paylaşacağım.
li
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder