19 Nisan 2009 Pazar
Bakırköy'de Hebdomon'dan kalıntılar, izler:
Bakırköy'de Hebdomon'dan kalıntılar, izler:
Tarihi kaynaklarda,Bakırköy'ün bilinen en eski adı HEBDOMON'dur.Hebdomon yedinci anlamına geliyordu.Ayasofya'nın önündeki Million taşından yedi mil uzakta bulunduğu için,bu ufak balıkçı köyüne bu ad verilmişti.
Hebdomon'un varlığının Roma İmparatorluğuna kadar uzanmakta olduğu biliniyorsa da,asıl önemini Bizans'ın ilk dönemlerinden itibaren İmparator büyük Konstantin ile beraber kazanmaya başlamış,burada yazlık saraylar,köşkler,bahçeler,sarnıçlar ,kilise ve manastırlar yapılmıştı.Hebdomon'un bir diğer yanı da,Bizans'a gelen önemli konukların,imparatorların şehre girmeden önce burada karşılanmış olmaları,sefere giden,seferden dönen orduların da burada yapılan törenlerle uğurlanıp,karşılandıkları yer olmasıdır.
Arkeolog Millingen'e göre ve onun tezini savunan tarihçilere göre,Büyük Constantin'in yaptırmış olduğu ünlü Hebdomon sarayı,bugünkü tren istasyonun da bulunduğu Yenimahalle bölgesinde bulunuyordu.
Kalıntılardan en önemlisi ise Yenimahalleye giden İstanbul caddesi üzerindeki ,bugünkü SSK çocuk Hastanesi'nin bulunduğu yerde ;Bizansın en eski kiliselerinden biri kabul edilen justinyen'in yaptırmış olduğu Aziz İoannes Prodromos(Vaftizci Yahya)adına yapılmış kiliseydi.
Sonra bu kalıntılar hastanenin inşasında yok olmuştur.
Bugün Sümerbank Bez fabrikasının altında kalan Yenimahalle karakolunun ve Emaye Taş fabrikasının karşsındaki tren yoluna kadar uzanan alanda otomobil tamir atölyelerinin arasındaki Campus Tribunalis'in kalıntılarını görmek mümkündür.
Bütün bunların yanında1922 yılında Fransız arkeologlar tarafından Bakırköy sahilinde(Bugünkü Buhara restaurantın olduğu yer)ortaya çıkarılan justinyenin zevk sarayı'dır.Bugün hala ayakta duran Veliefendi hipodromunun yanında Osmaniye semtindeki Fildamı adı verilen Bizans sarnıcı da Hebdomon'a verilen önemin ve burada yapılmış olduğu düşünülen muhteşem yapıların çok açık bir göstergesidir.
Hebdomondaki bir diğer kalıntı ise yine bir sarnıçtır.Yıllardan beri tellerle çevrilerek korunmaya alınmış olan Sahil younda Galleria ile Gelik Restaurant arasındaki ağaçlık yerde bulunmaktadır.Bugüne kadar arkeolojik bir kazının henüz gerçekleştirilmediği bu alanda ,toprak altından dışarıya çıkmış iki sütun kalıntısı görülebilmektedir.
Bir diğer kalıntı Buhara Restaurant yakınında görülen ,Bizanstan kalma tonozlu büyük kanalizasyon çıkışıdır.
Bakırköy'e Hebdomon'la ilgili bir başka buluntu da ,1914 yılında ,Ruh ve Sinir Hastalıkları hastanesinin olduğu yerde,Sultan Reşat tarafından ordu için yaptırılan,
Reşadiye kışlası'nın inşası sırasında ortaya çıkartılmış Hebdomon Hipojesi olarak tanımlanan mezar yapısıdır.Yer altında bulunan,büyük mezar odası,zamanın İstanbul Arkeoloji Müzeleri komiseri aynı zamanda adı gibi Bakırköylü olan Theodor Makridi Bey başkanlığında yapılan bir kurtarma kazısıyla incelenmeye alınmışsa da araya giren savaş yılları nedeniyle araştırmalar durdurulmuş,ancak 1921 yılında İstanbul'a gelen M.C .Picard tarafından tekrar açılarak incelemelere devam edilmiştir.Mezarın kimlere ait olduğu ve ne zaman yapıldığı kesin olarak bilinmemekle beraber içinde bulunan lahitlerin üzerindeki süsleme tarzından ,mezar odasındaki duvar işçiliğinden 5.yüzyıla tarihlendirilmektedir.İdare binası arkasındaki çamlık içinde yer alan Hipoje malesef bugün çöplük olarak kullanıldığından atılan çöp ve toprak yığınlarının altından,görülemez bir durumdadir.Ayrıca hastanenin iç kısmındaki bir meydanda nereden geldiği bilinmeyen ,güzel bir başka Bizans lahdi ise hastane bahçesinde durmaktadır.
Mevcut olan;kapak kısmı eksik 2.30 metre uzunluğundaki beyaz mermer lahit ise bugün arkeoloji müzelerinin çağlar boyu İstanbul bölümünde teşhir edilmektedir.
Bütün bunların yanında 1947 yılında Sümerbank Bez Fabrikası ek binalarının inşaası sırasında,temel kazılırken,toplam 47 altın Bizans sikkesi bulunmuştur.
Hebdomon,1204 -1261 yılları arasındaki ,Latinlerin Bizans'ı işgali sırasında yakılıp yıkımış bu tarihten sonra da önemini kaybederek Bzans'ın son devirlerinde Uzun Köy anlamına gelen Makri Hori adı ile küçük bir balıkçı köyü olarak kalmıştır.
Bizans'ın Bakırköyü Hebdomon'dan kadar eski adıyla kalan tek yer,Ataköy'den geçerek Marmara'ya dökülen Aya Mama deresidir.Geçtiğimiz yıllarda ,yeni adı Uzuncadere verilmiş olduğu halde halk arasında hala Mama deresi olarak adlandırılmaktadır.Dereye yakın olan yerde bir zamanlar bir kilise ,bir şapel veya küçük bir manastırın olduğu düşünülebilir.Nitekim ,1950li yılların başlarına kadar ,bugünkü Ataköy 9. kısım mahallesiyle,Hava Harp Okulu'nun arasındaki bölgede kalan ,Aya Mama deresi'ne yakın bir yerde,bu azize atfedilen bir ayazmanın varolduğu ve Bakırköy'deki Rumların yasak bölge sayılan bu bölgede Baruthane müdürlüğünden izin alarak faytonlarla buraya kadar gelip ayazmanın kutsal suyundan içtikleri bilinmektedir.Şimdi bize düşen; bu eski fotoğrafları biraz izleyip kalıntılarla igili bilgi sahibi olmak,ama yakınlarda fotoğraf makinamızı alıp bu kalıntıların ne durumda olduğunu da görerek, Hebdomon'dan kalanları da blogumuza yüklemek..
Kaynak:Bir zamanlar Bakırköy-Turgay TUNA-İletişim yayınları (Değerli Turgay Tuna'ya. kitaplarına çok teşekkür ederiz, )
Iustiniaus Döneminde İstanbul'da yapılar-Fırat DÜZGÜNER-Ark.ve San.yay
Hebdomon'daki Saraylar: Konstantinopolis'in en önemli kent dışı yerleşmelerinden biri olan Hebdomon, günümüzdekiYenimahalle-Bakırköy bölgelerini kapsıyordu. Burası özellikle Balkanlar ve Trakya'ya yapılacak seferlersırasında savaş hazırlıklarının yapıldığı, savaştan dönen imparatorun Porta Auera (Altın Kapı)'dadüzenlenecek karşılama töreninden önce dinlenip, toparlandığı bir ön karakoldu. Günümüzde Veli EfendiHipodromu'nun olduğu düz alanda kampos adı verilen Bizans ordusunun en büyük talim alanı yer alıyordu.Günümüze iyi durumda ulaşan Fildamı olarak adlandırılan büyük bir su toplama havuzundan kanallarlaaskeri alana, tribunalis denilen mahkeme binasına ve saraya su getirilmişti. Bizans imparatorlarının ve maiyetinin en gözde sayfiye yerlerinden Hebdomon'da iki sayfiye sarayıolduğu bilinmektedir. Bunlardan biri Magnaura Sarayı, diğeri ise Iukundianae/ Secundianae Sarayı idi.Magnaura Sarayı, İmparator I.Konstantinos veya oğlu II.Konstantinos tarafından saray halkının içinyaptırılmıştı. Burası yazlık saray olarak kullanılmasının dışında kente gelen elçilerin ve önemli misafirlerinkabul edildiği ve ağırlandığı bir saray olarak da hizmet vermişti. İmparator Konstantinos bu sarayaSüleyman'ın Tahtı denilen büyük bir taht yaptırmıştı. Bu sarayda ölen İmparator Tiberius'un cenazesidenizden Konstantinopolis'e getirilerek Kutsal Havariler Kilisesi'nde gömülmüştür. Magnaura Sarayınınavlusunda yüksek belvedere (taraça) bulunuyordu. Kedrenos, İmparator Philippikos'un Magnaura'yayuvarlak bir solarium yaptırdığını, yapının avlusuna heykelini diktirdiğini ve silah deposu yerleştirdiğiniyazar. Başka yazarlar, İmparator Mavrikios'un (582) Magnaura'da Triklinos inşa ettirdiğini, avlusuna heykelini diktirdiğini ve bir silah deposu yaptırdığını yazarlar. Magnaura'nın yemek salonunda, adıbilinmeyen bir şairin şu dizeleri yer alıyordu; "...Bu salonu özenle tamamladı, Haçın zenginlik veren asasınıelinde tutan imparator Herakleios ve Konstantino".Saraya yakın bir yerde olan Magnaura Sarnıcı, İmparator Herakleios tarafından yıktırılmış veKedrenos'un anlattığına göre Makedonyalı imparator sarnıcı eski haline getirmişti. Magnaura sarayı,Bakırköy'de Marinanın batısındaki burun üzerinde yer alıyordu. Bu civarda bulunan tuğladan inşa edilmişsarnıcın Kedrenos'un sözünü ettiği Magnaura Sarnıcı olmalıdır.Hebdomon'da var olan ikinci saray kompleksi ise Iukundianae veya Secundianae'dır. Sarayın adınıneğlence ya da zevkler anlamına gelen Iukundianae olması daha doğrudur. Secundianae ise konsüllerdenbiridir. Bu saray, bu bölgeye özel bir önem veren, kendisinin ve ailesinden kişilerin inşa ettirdiği anıtlarla bubölgeyi süsleyen İmparator II.Theodosius döneminde yaptırılmıştı. Yıllar içinde eskiyen veya 6.yüzyıldakibüyük depremde tahrip olan sarayı, İmparator Iustinianus onartmış ya da yeniden yaptırmıştı. Saray, denizeyakın bir yerde kurulmuş olduğundan, kıyıda imparatorun zaman zaman buraya gelmek için kullandığı birlimanı da vardı. Iustinianus bu sarayı yeniletmekten başka yakın çevresine Ioannes Prodromos, IoannesEvangelist, Aziz Theodote, Menas ve Menanios kiliselerini, halk hamamlarını ve daha başka kamu yapılarınıda yaptırmıştı. Dönemin tarihçisi Prokopios'un belirttiğine göre Iustinianus çok sevdiği bu saraya sık sıkgelerek burada meşhur kanunlar kitabı Corpus Iuris Civilis'i hazırlamıştı.Saraya ait olduğu sanılan arşitrav blokları, sütun ve sütun başlıkları İstanbul Arkeoloji Müzesi'ndedir.Sümerbank Fabrikası Hastane binasının inşası sırasında gün ışığına çıkartılan işlenmiş mimari plastikparçaları da adı geçen yapının bahçesinde sergilenmektedir.
Bu Makale MimarSinan Üniversitesi Öğretim Üyesi Sayın Doç Dr. GÜLGÜN KÖROĞLU'na aittir.
İlk grup siyah beyaz fotoğraflar sırayla; Demangel'in kitabında yer alan arkeolojik Hebdomon Haritası, Ayas Mamas Ayazması, Bizans dönemi kanalizasyon kanalı ağzının sahil yolu yapıldıktan sonra içerde kalan kalıntısının görünümü;
Yenimahalle'de Emayetaş fabrikası ile polis karakolunun karşısında yeralan Bizans'ın Campus Tribunalis binalarından günümüze kadar gelmiş bir Bizans yapısı.Uzunca bir dönem oto tamirhanesi olarak kullanılmıştı.
Bugün yerinde SSK'nın Çocuk Hastanesinin bulunduğu Vaftizci Yahya kilisesinin 1960daki görünümü.Bugün bu yapı yok.
Bakırköy sahilinden çok eski bir fotoğraf ve sahildeki Bizans kalıntıları,
Diğer grup renkli fotoğraflar ise; İstanbul Arkeoloji müzesinde Bizans salonunda çok önemli HEBDOMON buluntuları da var.
Hebdomon'dan elde edilen Bu buluntular genellikle friz dediğimiz duvar süslerinden oluşmakta.Ayrıca Baluster frizi dediğimiz trabzanlarda yer alan frizler de müzemizde sergilenmekte.Bizans dönemine 6.yy.a tarihlenen buluntular Hebdomon/Bakırköy/Makriköy'ü bizlere anlatan en önemli kültürel varlıklardan...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder