Küçükyalı'da Yıllar öncesinden kazı yapılmadan önce (Alıntı:Prof. Dr. SEMAVİ EYİCE Koleksiyonundan -Arkitera) Çevresi bomboş...Semavi Eyice kalıntılar alanının BRYAS SARAYI olduğunu vurgulamakta.
Küçükyalı kazılarında bugüne kadar örneği bulunmayan bir patrik mezarı ortaya çıkarıldı. İmparator 1.Mikhael'in oğlu Ignatius'a ait bu mezar Vatikan arşivindeki 11. yüzyıla ait bir eserde tasvir edilmiş, aşağıdaki fotoğrafta; Bu tasvirde 877 yılında ölen Ignatius'un Ayasofya'da gerçekleşen defin töreninin ardından Küçükyalı'ya getirilip mezara nakledilmesi yer alıyor. O tarihlerde ayakta olan , Adalardan (Dolayısıyla Adalar'daki dini yapılar, örneğin blogspotumuzda da incelenen Burgazada Metamorphosis Manastırından) ve denizden görünen etkileyici anıtsal yapı tasvirde belirgin bir biçimde görülmekte. (Böyle bir haber var, paylaşayım dedim)
Küçükyalı'da şu an tam Çınar Camiinin yanında bulundu kalıntılar..İstanbul ve Antik Bithynia bölgesi , yani Anadolu yakası Marmara Bölgemiz için çok önemli bir kalıntı alanı...Buluntular çarpıcı..Tarihsel Coğrafya açısından da çok ilginç bir yerde..Etrafı şimdi apartmanlarla çevrili.Fakat döneminde karşısının deniz olduğu kesin. O zamanki manzarayı düşünmeli, karşıda Adalar, Kınalı/Proti ve Burgazada/Antigoni/Panormos'daki Metamorphosismanastırları ile karşı karşıya...Bir de batık ada Vordonisi'yi (Höreke kayalıkları) unutmamak lazım.. Bizans dönemi İstanbulu'nun ip uçlarını veriyor bu tarihsel coğrafya ve bu eskiçağ izleri...
Evet; İstanbul'un Anadolu yakasındaki en önemli ve kalıntıları günümüze kadar ayakta kalabilmiş ''arkeolojik bölgesi'', Küçükyalı'da. Küçükyalı harabeleri literatürde 19. yy . sonunda yer almaya başlamıştır .Bu kalıntıların ne olduğuna dair iki görüş mevcuttur. Bunlardan biri, söz konusu kalıntıların Bizans İmparatoru Theophilos (Teofilos) tarafından MS 830 ila 837 yılları arasında Abbasi ve Emevilerin Ürdün ve Irak çöllerindeki zengin köşk ve saraylarının mimarisini taklit ederek inşa ettirilen '' Bryas sarayı ,, olduğu; diğeri ise adını aldığı 'Satyr'e (satir) adanmış bir tapınağın üstüne, Konstantinopolis ' in müstakbel patriği İgnazius tarafından MS 867 -877 civarında inşa ettirilmiş, Satyros/Satyrios manastırı olduğudur. Eski kaynaklara göre, şehrin bu banliyösüne kişilik ve anıtsal bir değer kazandıran bu iki önemli yapı, birbirine çok az bir uzaklıkta, Marmara Denizi kıyısında, Prens Adaları 'nın karşısında bulunuyorlardı.
1959 yılında Prof. Dr .Semavi Eyice'nin yayınladığı çalışmalar Küçükyalı ' daki yapının ne olduğunu açıklığa kavuşturur gibiydi. Prof .Dr . Semavi Eyice'ye göre, yapının planimetrik özelliklerine dayanarak, eserle Emevilerin Meşitta (Mşatta) , Abbasilerin de Okhaydir ikametgahları arasında neredeyse tamamıyla örtüşen bir karşılaştırma yapmak mümkündü. Yani söz konusu yapı, Bizans kaynaklarının belirttiği üzere İslam dünyasının saray mimarisinin özelliklerini taklit ederek inşa ettirilen Bryas Sarayı idi.
Küçükyalı'nın, Bryas sarayı ve bu ' özdeşleştirme 'ye bağlı ünü, şaşırtıcı bir şekilde eserin toprak üstünde kalan bölümleri ile ilgilenilmemiş olsa da, akademik literatürdeki belirgin yerini korumaya devam etmiştir. 1995'te başlananve 2001-2002'de devam eden araştırmalar , açıkça, bu yapının Bryas Sarayı olarak tanımlanmasıyla ilgili kuşkular doğurdu. Bölgenin odak noktası olabilecek bir yere inşaa edilmiş bir büyük kilise, sarayın ek binalarının bulunamaması, eldeki kanıtlar. Araştırmaların bu safhasında yapının Satyros Manastırı olarak tanımlanmasını daha akla yatkın kılıyor denildi İtalyan kazı ekibince.
Sonuç olarak, bu yapının kullanımı süresince iki yaşam evresi olmuş. İlk evre, sarnıç, kilise ve çevre duvarlarının inşaatının gerek mimari, gerekse dekoratif özelliklerine dayanarak tarihlenenebileceği dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısına işaret ediyor .İkinci evre ise, kiliseye ''kutsal emanet bölmesi' nin eklendiği 12 .yy .ve aynı zaman da yeni yer döşemesi olan opus sectile 'nin de inşa edildiği bir yaşam evresi. Sadece daha ilerideki araştırma aşamaları, Bizans İmparatorluğu 'nun başkentinin tarihi ile ilgili bu derin soruya bir cevap bulabilir.
Bu önemli buluntu ile Prens/Prinkibo adalarındaki arkeolojik kalıntılar,özellikle Burgazada'daki Metamorphosis manastırı ve Kınalıada'daki benzerleri neredeyse karşı karşıya konumları ile belirlenmiş durumdadır.
Kaynak:
http://www.misart.it/hpmisart/scheda.cfm?idmissione=8
Höreke kayalıkları boğaziçinden Karadenize çıkarken Anadolu kıyısındaki taşlık alan değil mi?
YanıtlaSilBora; Oranın ismine de Höreke kayalıkları diyor balıkçılar koymuş isimlerini...)))), Kyaneai kayalıkları denen tarihsel, küçük fener yeri ve denizciler, gemici ve balıkçılar için bir kerterizdir..Batık Vordonisi Adasının bulunduğu kayalıklara da balıkçılar yine Höreke Kayalığı adını vermişler, Bora'cığım...
YanıtlaSilvalla biz çocukluğumuzda top oynardık oralarda
YanıtlaSilküçükyalıda yaşlı bir amca yaşardı tapınağın bahçesinde . Hatta abiler tapınaktan adalara ve başıbuyük semtine tünel olduğunu söylerlerdi.
Blog'unuz çok güzel. Bizans eserlerine meraklı biri olarak çok ilgimi çekti. Maalesef blog sitelerinin yasaklı olması yüzünden Türkiye'den insanların büyük kısmı sitenize giremiyor, kendi kentinin, semtinin tarihini öğrenemiyor.
YanıtlaSilKuvat evet şu anda arkeoloji tarihinin en önemli yapıtlarından birisi kabul ediliyor. Ben de çocukluğumda keşfetmiştim, İdealtepe'de arkadaşlarım vardı, bloglspot.com neyse ki serbest kaldı, emeklerimiz boşa gitmeyecek umarım, çünmü amacımız bilgiyi paylaşmak...
YanıtlaSil4 eylül 2011 günü kazı alanını gezdik, tam bir mezbelelik içinde, kazı durmuş, koruma bandının hiç bir işlevi yok, Güya Anadolu yakasınını en korunaklı arkeolojik alanı tam bir viraneye dönmüş, ilgililer, bakanlık bu konuda ne düşünüyor acaba?
YanıtlaSil30 yaşımda olsamda benim jenerasyonum için 'Harebeler' olarak adlandırılmıştı,her zaman küçükyalı gençlerinin ilgisini çekmiştir Küçükyalı Merkez İlk. Ögt. okulu mezunlarından olmam vesilesiyle sürekli uğrak yerimiz ve esrar perdesini hiç ama hiç aralayamadığımız bir yer olarak kaldı ama benim için gizemini koruyan tek soru işareti Başıbüyük ve Adalara giden tünellerinin başlangıç ve bitiş noktaları olmuştur hatta harebeler içinden başlangıç noktasının yeri ile ilgili tahminler bile üretiyorduk ve yine şaşıracağınız bir konu paylaşmak isterim başlangıç noktası diye adlandırdığımız tünel girişinide bulmuş gibi düşünürüz nedeni ise bundan 14 yıl kadar önce harabelerinin içinde arka bölümde duvarın tam ortasında üst tarafı bombeli bir pencere vardır eğilerek bir insanın rahatlıkla gecebileceği bu bombeli yol 4-5 adım sonra aşağı açılan başka bir tünele bağlanır işte bu tünel gizemini korumaktadır. Nedeni ise çocuk aklımızla arkadaşlarımızdan birini oraya elinde fenerler indirdik 2-3 saniye sonra korkuyla yukaru fırladı.dediği kadarıyla pis bir kokunun olduğunu ve zehirli sıkışan gazların olabileceğini ayrıca karanlık olduğundan ürkütücü bir havada olduğunu belirtti zaten bizim çocuk çalışmalarımızdan sonra değere bindi ve şimdi herkezin gözbebeğidir...
YanıtlaSil