29 Mart 2009 Pazar
Larissa /Menemen, Buruncuk-1
Menemen ilçesinden kuzeye doğru gidildiğinde; Antik çağdaki ismi SARDENE olan görkemli Dumanlıdağ il karşılaşırız.
Bu dağın yola uzanan ucunda bir tepeye kurulmuş BURUNCUK Köyü vardır.
Bu güzel, Uygar ve görkemli köyün üzerindeki tepede LARİSSA isimli Antik Aiolis bölgesinin bir kenti bulunur.Biraz zahmetli bir tırmanıştan sonra çok güzel ve estetik görünümlü duvar, yapı ve sarnıç kalıntıları ile karşılaşırsınız. Antik Anadolu Coğrafyasında Amasya'lı STRABON diyor ki;
"Larissa'larla ilgili ortak bir özellik vardır.Toprakları nehirlerin getirdiği alüvyonlarla oluşmuştur."
İşte bu nedenle,bu kentlerin adı LUVİ dilinde LAR(A)ASSA-İSSA ögelerinden tüketilmiştir.
KUM KENTİ anlamına gelmektedir. (Prof.Dr.Bilge UMAR-Türkiye'de Tarihsel adlar)
Anadolumuzda, HİTİT Belgelerinde LARİİA adli bir kent ismi de geçmektedir.
Buruncuk'taki LARİSSA da GEDİZ (KADYS/HERMOS) ırmağının,eskiden deniz girintisi iken kum dolgusu
yığarak oluşturduğu bereketli MENEMEN ovasının yanıbaşındadır.
Aiolia’nın dışında Anadolu’da Larissa adını taşıyan birçok kent vardır: Aydın (Tralles) yakınındaki küçük bir mabet kenti, Kapadokya’da Kayseri-Komana (Şar) yolu üzerindeki küçük bir kent, Lydia’da Tire’nin 5 km kuzey-batısındaki Güzelimtepe yerleşim alanındaki, Troas yakınlarında, Peneios ırmağı kıyısında ,Thessalia’da Oiboia (Eğriboz Adası) ile ana kara arasındaki boğaz girişinde, Doğu Anadolu’da Dicle kıyısında, Suriye’de Asi Irmağı kıyısında, Kuzey Peloponnesos’daki Akhai ile Elia bölgeleri arasındaki akarsu kıyısında ve yine Pelopennesos’da Argos kenti akropolündeki yerleşim yeri bu ismi taşımaktadır.Larissa Sözcüğü Pelasg-Luwi dilinde “kum kenti” anlamına gelmektedir. Strabon da Larissa adını taşıyan kentlerin hepsinin ortak özelliğinin topraklarının, nehirlerin getirdiği alüvyonlardan oluşmasıdır demektedir. Ayrıca üç tane Larissa’nın varlığından söz eder. Bunlardan biri Ephesos yakınında, diğeri de İlion’a yakın olanıdır.Batı Anadolu’da Larisa veya Larissa isimlerinde bir takım küçük kentler vardır. Büyük bir olasılıkla bu kentler Yunan göçünden önce Ege’nin kuzey, kuzey-doğu ve kuzey-batı kıyılarında yaşayan Pelasglar denilen yerli halkın kurmuş olduğu kentlerdir. Ancak Batı Anadolu’daki Larissa kenti ilk defa Homeros’un İliadası’nda geçmektedir:
“...Ünlü kargıcı Pelasg soylarına komuta eder Hippothoos, otururlar toprağı bereketli Larissa’da”
“ Hippothoos yüzüstü yıkıldı ölünün üstüne,uzaktaydı bereketli Larissa’dan,”
Buruncuk köyünün hemen arkasındaki tepede yer alan M.Ö.1500-1100 arasına tarihlendirilen surlarla çevrili Akropolün içerisinde üç ayrı döneme ait yapılarla karşılaşılmıştır. Son araştırmalarda iki kenarında megaronlar bulunan peristilli bir ev çıkarılmıştır. Ayrıca burada biri Athena’ya diğeri kime ait olduğu bilinmeyen iki mabet, saray, kuyu ve birbirine çok yakın evler bulunmuştur. Akropolün hemen altında sur kalıntıları, surların ana giriş kapısı, mezar anıtları günümüze gelebilmiştir. Büyük bir kısmı bugün de görülebilen antik döşeme taşlarının oluşturduğu yoldan kentin ana kapısına ulaşılır.
Larissa’da pişmiş topraktan yapılmış künklerin oluşturduğu su yolları ilginç bir su dağıtım sistemini göstermektedir. Ayrıca bu su yollarının yardımıyla dağlardan su kemerleri ile sular kente getirilmiştir. Günümüzde de köylülerin yararlandıkları su kuyuları halen varlığını korumaktadır. Doğu’da nekropol vardır.
Larissa’daki arkeolojik araştırmaları 1902-1934 yıllarında J.Böhlau, K.Schefold, Franz Miltner Alman ve İsveçli Arkeologlar yapmışlardır. Kazılarda çıkarılan arkaik döneme ait mimari parçalar İzmir Müzesinde, terrakotta kaplamalar ile çanak çömlek gibi parçalar da İstanbul Arkeoloji Müzesindedir. İzmir ve İstanbul Arkeoloji Müzesindeki Larissa buluntularını mutlaka gezmeli, görmeli..
NOT: erkmensenan blogspotumdaki Larissa ile ile ilgili ikinci bölüm 20 aralık 2009 tarihine aittir ve Larissa/ Menemen, Buruncuk-2 başlığında bulunmaktadır.
27 Mart 2009 Cuma
Küçükyalı Arkeoloji Parkı, Küçükyalı Kazıları
Küçükyalı'da Yıllar öncesinden kazı yapılmadan önce (Alıntı:Prof. Dr. SEMAVİ EYİCE Koleksiyonundan -Arkitera) Çevresi bomboş...Semavi Eyice kalıntılar alanının BRYAS SARAYI olduğunu vurgulamakta.
Küçükyalı kazılarında bugüne kadar örneği bulunmayan bir patrik mezarı ortaya çıkarıldı. İmparator 1.Mikhael'in oğlu Ignatius'a ait bu mezar Vatikan arşivindeki 11. yüzyıla ait bir eserde tasvir edilmiş, aşağıdaki fotoğrafta; Bu tasvirde 877 yılında ölen Ignatius'un Ayasofya'da gerçekleşen defin töreninin ardından Küçükyalı'ya getirilip mezara nakledilmesi yer alıyor. O tarihlerde ayakta olan , Adalardan (Dolayısıyla Adalar'daki dini yapılar, örneğin blogspotumuzda da incelenen Burgazada Metamorphosis Manastırından) ve denizden görünen etkileyici anıtsal yapı tasvirde belirgin bir biçimde görülmekte. (Böyle bir haber var, paylaşayım dedim)
Küçükyalı'da şu an tam Çınar Camiinin yanında bulundu kalıntılar..İstanbul ve Antik Bithynia bölgesi , yani Anadolu yakası Marmara Bölgemiz için çok önemli bir kalıntı alanı...Buluntular çarpıcı..Tarihsel Coğrafya açısından da çok ilginç bir yerde..Etrafı şimdi apartmanlarla çevrili.Fakat döneminde karşısının deniz olduğu kesin. O zamanki manzarayı düşünmeli, karşıda Adalar, Kınalı/Proti ve Burgazada/Antigoni/Panormos'daki Metamorphosismanastırları ile karşı karşıya...Bir de batık ada Vordonisi'yi (Höreke kayalıkları) unutmamak lazım.. Bizans dönemi İstanbulu'nun ip uçlarını veriyor bu tarihsel coğrafya ve bu eskiçağ izleri...
Evet; İstanbul'un Anadolu yakasındaki en önemli ve kalıntıları günümüze kadar ayakta kalabilmiş ''arkeolojik bölgesi'', Küçükyalı'da. Küçükyalı harabeleri literatürde 19. yy . sonunda yer almaya başlamıştır .Bu kalıntıların ne olduğuna dair iki görüş mevcuttur. Bunlardan biri, söz konusu kalıntıların Bizans İmparatoru Theophilos (Teofilos) tarafından MS 830 ila 837 yılları arasında Abbasi ve Emevilerin Ürdün ve Irak çöllerindeki zengin köşk ve saraylarının mimarisini taklit ederek inşa ettirilen '' Bryas sarayı ,, olduğu; diğeri ise adını aldığı 'Satyr'e (satir) adanmış bir tapınağın üstüne, Konstantinopolis ' in müstakbel patriği İgnazius tarafından MS 867 -877 civarında inşa ettirilmiş, Satyros/Satyrios manastırı olduğudur. Eski kaynaklara göre, şehrin bu banliyösüne kişilik ve anıtsal bir değer kazandıran bu iki önemli yapı, birbirine çok az bir uzaklıkta, Marmara Denizi kıyısında, Prens Adaları 'nın karşısında bulunuyorlardı.
1959 yılında Prof. Dr .Semavi Eyice'nin yayınladığı çalışmalar Küçükyalı ' daki yapının ne olduğunu açıklığa kavuşturur gibiydi. Prof .Dr . Semavi Eyice'ye göre, yapının planimetrik özelliklerine dayanarak, eserle Emevilerin Meşitta (Mşatta) , Abbasilerin de Okhaydir ikametgahları arasında neredeyse tamamıyla örtüşen bir karşılaştırma yapmak mümkündü. Yani söz konusu yapı, Bizans kaynaklarının belirttiği üzere İslam dünyasının saray mimarisinin özelliklerini taklit ederek inşa ettirilen Bryas Sarayı idi.
Küçükyalı'nın, Bryas sarayı ve bu ' özdeşleştirme 'ye bağlı ünü, şaşırtıcı bir şekilde eserin toprak üstünde kalan bölümleri ile ilgilenilmemiş olsa da, akademik literatürdeki belirgin yerini korumaya devam etmiştir. 1995'te başlananve 2001-2002'de devam eden araştırmalar , açıkça, bu yapının Bryas Sarayı olarak tanımlanmasıyla ilgili kuşkular doğurdu. Bölgenin odak noktası olabilecek bir yere inşaa edilmiş bir büyük kilise, sarayın ek binalarının bulunamaması, eldeki kanıtlar. Araştırmaların bu safhasında yapının Satyros Manastırı olarak tanımlanmasını daha akla yatkın kılıyor denildi İtalyan kazı ekibince.
Sonuç olarak, bu yapının kullanımı süresince iki yaşam evresi olmuş. İlk evre, sarnıç, kilise ve çevre duvarlarının inşaatının gerek mimari, gerekse dekoratif özelliklerine dayanarak tarihlenenebileceği dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısına işaret ediyor .İkinci evre ise, kiliseye ''kutsal emanet bölmesi' nin eklendiği 12 .yy .ve aynı zaman da yeni yer döşemesi olan opus sectile 'nin de inşa edildiği bir yaşam evresi. Sadece daha ilerideki araştırma aşamaları, Bizans İmparatorluğu 'nun başkentinin tarihi ile ilgili bu derin soruya bir cevap bulabilir.
Bu önemli buluntu ile Prens/Prinkibo adalarındaki arkeolojik kalıntılar,özellikle Burgazada'daki Metamorphosis manastırı ve Kınalıada'daki benzerleri neredeyse karşı karşıya konumları ile belirlenmiş durumdadır.
Kaynak:
http://www.misart.it/hpmisart/scheda.cfm?idmissione=8
Küçükyalı kazılarında bugüne kadar örneği bulunmayan bir patrik mezarı ortaya çıkarıldı. İmparator 1.Mikhael'in oğlu Ignatius'a ait bu mezar Vatikan arşivindeki 11. yüzyıla ait bir eserde tasvir edilmiş, aşağıdaki fotoğrafta; Bu tasvirde 877 yılında ölen Ignatius'un Ayasofya'da gerçekleşen defin töreninin ardından Küçükyalı'ya getirilip mezara nakledilmesi yer alıyor. O tarihlerde ayakta olan , Adalardan (Dolayısıyla Adalar'daki dini yapılar, örneğin blogspotumuzda da incelenen Burgazada Metamorphosis Manastırından) ve denizden görünen etkileyici anıtsal yapı tasvirde belirgin bir biçimde görülmekte. (Böyle bir haber var, paylaşayım dedim)
Küçükyalı'da şu an tam Çınar Camiinin yanında bulundu kalıntılar..İstanbul ve Antik Bithynia bölgesi , yani Anadolu yakası Marmara Bölgemiz için çok önemli bir kalıntı alanı...Buluntular çarpıcı..Tarihsel Coğrafya açısından da çok ilginç bir yerde..Etrafı şimdi apartmanlarla çevrili.Fakat döneminde karşısının deniz olduğu kesin. O zamanki manzarayı düşünmeli, karşıda Adalar, Kınalı/Proti ve Burgazada/Antigoni/Panormos'daki Metamorphosismanastırları ile karşı karşıya...Bir de batık ada Vordonisi'yi (Höreke kayalıkları) unutmamak lazım.. Bizans dönemi İstanbulu'nun ip uçlarını veriyor bu tarihsel coğrafya ve bu eskiçağ izleri...
Evet; İstanbul'un Anadolu yakasındaki en önemli ve kalıntıları günümüze kadar ayakta kalabilmiş ''arkeolojik bölgesi'', Küçükyalı'da. Küçükyalı harabeleri literatürde 19. yy . sonunda yer almaya başlamıştır .Bu kalıntıların ne olduğuna dair iki görüş mevcuttur. Bunlardan biri, söz konusu kalıntıların Bizans İmparatoru Theophilos (Teofilos) tarafından MS 830 ila 837 yılları arasında Abbasi ve Emevilerin Ürdün ve Irak çöllerindeki zengin köşk ve saraylarının mimarisini taklit ederek inşa ettirilen '' Bryas sarayı ,, olduğu; diğeri ise adını aldığı 'Satyr'e (satir) adanmış bir tapınağın üstüne, Konstantinopolis ' in müstakbel patriği İgnazius tarafından MS 867 -877 civarında inşa ettirilmiş, Satyros/Satyrios manastırı olduğudur. Eski kaynaklara göre, şehrin bu banliyösüne kişilik ve anıtsal bir değer kazandıran bu iki önemli yapı, birbirine çok az bir uzaklıkta, Marmara Denizi kıyısında, Prens Adaları 'nın karşısında bulunuyorlardı.
1959 yılında Prof. Dr .Semavi Eyice'nin yayınladığı çalışmalar Küçükyalı ' daki yapının ne olduğunu açıklığa kavuşturur gibiydi. Prof .Dr . Semavi Eyice'ye göre, yapının planimetrik özelliklerine dayanarak, eserle Emevilerin Meşitta (Mşatta) , Abbasilerin de Okhaydir ikametgahları arasında neredeyse tamamıyla örtüşen bir karşılaştırma yapmak mümkündü. Yani söz konusu yapı, Bizans kaynaklarının belirttiği üzere İslam dünyasının saray mimarisinin özelliklerini taklit ederek inşa ettirilen Bryas Sarayı idi.
Küçükyalı'nın, Bryas sarayı ve bu ' özdeşleştirme 'ye bağlı ünü, şaşırtıcı bir şekilde eserin toprak üstünde kalan bölümleri ile ilgilenilmemiş olsa da, akademik literatürdeki belirgin yerini korumaya devam etmiştir. 1995'te başlananve 2001-2002'de devam eden araştırmalar , açıkça, bu yapının Bryas Sarayı olarak tanımlanmasıyla ilgili kuşkular doğurdu. Bölgenin odak noktası olabilecek bir yere inşaa edilmiş bir büyük kilise, sarayın ek binalarının bulunamaması, eldeki kanıtlar. Araştırmaların bu safhasında yapının Satyros Manastırı olarak tanımlanmasını daha akla yatkın kılıyor denildi İtalyan kazı ekibince.
Sonuç olarak, bu yapının kullanımı süresince iki yaşam evresi olmuş. İlk evre, sarnıç, kilise ve çevre duvarlarının inşaatının gerek mimari, gerekse dekoratif özelliklerine dayanarak tarihlenenebileceği dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısına işaret ediyor .İkinci evre ise, kiliseye ''kutsal emanet bölmesi' nin eklendiği 12 .yy .ve aynı zaman da yeni yer döşemesi olan opus sectile 'nin de inşa edildiği bir yaşam evresi. Sadece daha ilerideki araştırma aşamaları, Bizans İmparatorluğu 'nun başkentinin tarihi ile ilgili bu derin soruya bir cevap bulabilir.
Bu önemli buluntu ile Prens/Prinkibo adalarındaki arkeolojik kalıntılar,özellikle Burgazada'daki Metamorphosis manastırı ve Kınalıada'daki benzerleri neredeyse karşı karşıya konumları ile belirlenmiş durumdadır.
Kaynak:
http://www.misart.it/hpmisart/scheda.cfm?idmissione=8
Eski çağ'da Boğaziçi ve yer adları
Tarih içinde Boğaziçi'nin önemi kuşku götürmez...Kaybolan eski Boğaziçi'nin tarih içindeki durumu ve karakterini yeterli bir biçimde ele alan eser pek yok.Boğaziçi tarihi ve arkeolojisi de yeterince ortaya konamamış bence.
Boğaziçi ile ilgili en önemli kaynak ve araştırmalar Prof.Dr.Semavi Eyice'nin makaleleri, bildirileri, bilimsel çalışmalarıdır. Ayrıca yazımın sonunda bir kaynak listesi sunuyorum sizlere, oradan yararlanabilirsiniz, zira o yapıtlar benim kütüphanemin en önemli ve kıymetli kitaplarındandır. Eski çağlarda Boğaziçi'nin konumunu biraz gözümüzde canlandıracak olursak, özellikle Bizans döneminde burada, sadece kıyılarda belki birkaç balıkçı köyü, tepelerde de manastırlar vardı..
Avrupa/Trakya Yakasındaki eskiçağ yer adları ve günümüzdeki Türkçe İsimleri:
Hippostehenes: Karaköy
Sykides/Auletos: Galata
Bolos:Galata'nın doğusu
Ostreodes:Tophane civarı
Metopen/Metopon/Argyopolis: Tophane,Fındıklı çevresi
Aianteion: Salı Pazarı
Palinormikon/Argyropolis: Fındıklı
Delpin ve Karandas: Fındıklı'nın kuzeyi
Akra Petra Thermastis/Butharion: Kabataş
Pentekontorikon: Dolmabahçe
İasonion/Diplokionion, Saint Mamas: Beşiktaş
Apollon Sunağı
Rhodion Periboloi:Çırağan Sarayı civarı
Arkheion/Arsaberu/ Ta Damıanou/Saint Phocas: Ortaköy
Geran Alios/Kleidion/Saint Taraise: Defterdarburnu
Kalamos/Bythias/Tarasios: Kuruçeşme
Hestiai/ Hestiae Asomatos/Mıchaelion/Anaplus/: Arnavutköy
Khelai/Philemporon/Phidalia: Bebek
Hermaion/ Pyrrias/Pyrhias Kyon/Phoneas?: Rumelihisarı
Rhoodes:Şeytanburnu
Kheimarrous:Baltalimanı Deresi
Portus Mulierum:Kadınlar Limanı, Baltalimanı
Gyranikon Limen/Phoneas: Baltalimanı
Kyparodes: Emirgan, Kestanehan
Templum Hecate:(Hekate Tapınağı/Emirgan
Lasthenes/Sosthenion/Pegadion: İstinye
Commadores/Kamarodes/ Termineri:Yeniköy
Bakkhos Kayalıkları: Köybaşı
Pitheku Limen/Pithekos : Kalender
Pharmakias/ Therapeia: Tarabya
Eudios Kalos:Tarabya Sarayı
Kleides/ Kledi To Ponte: Kireçburnu
Bathykolpos/Kalosargos: Büyükdere
Dikaia Petra: Kefeliköy
Simas:Mesarburnu
Skletrinas/Simas/ Kataskepe?:Sarıyer
Milton:Tellitabya
Serapeion/Kalaskepe/ Mauromolitissa: Rumelikavağı
Timaea Turris:Deniz Feneri
Ephe Siates: Büyük Liman
Lykion Limen: Hamsili limanı,Garipçe?
Gypopolis:Papazburnu
Panion:Rumeli Feneri
Symplegades/Kyaneai: Öreke Kayalıkları
Anadolu yakasındaki (Antik Bithynia) eskiçağ Boğaziçi yer adları ve günümüzdeki Türkçe isimleri;
Arkla: Kız Kulesi
Damalis/Bous: Salacak
Khrysopolis/Skodra/Skutare: Üsküdar
Kyrhso Keramos: Kuzguncuk
Rholzousa/ Istauros (Stauros): Beylerbeyi
Metaoia?:Kuleli
Procesdikos/ Bikonion/ Sophiana: Çengelköy
Lykadion: Vaniköy
Ekahai/Skaliai/ Perarion: Kandilli
Potamanion/ Areias: Anadolu Hisarı
Phile/ Philae: Körfez
Phriksu Limen/ Bocadion: Kanlıca
Katangaion/ Eiranaion (Irenaion)/Monastere des Acemetes: Çubuklu
Pailodes: Paşabahçe
Amykos/ Arnykos/Amnikos: Beykoz
Aietu Rynkhos: Selviburnu
Moukoporis :Hünkar İskelesi
Daphne: Umuryeri
Argyronion: Macarburnu
Yuşa tepesi
Ophrou Limen/Hieron: Anadolu Kavağı
Yoros/Hieros: Anadolu Kavağındaki Bizans Kalesi
Hieron: Anadolu Kavağı
Khelaiophrolimen/Korakion: Keçi Limanı
Mokadion: Filburnu
Dio Sacra: Poyraz Limanı
Ampelodes: Kabakoz Köyü
Ankyreion: Yumburnu
Asia Feneraki: Anadolu Feneri
Kaynaklar:
İstanbul Boğazı/De Bosporo Thracıo:Petrus Gyllius, Latince'den çeviren: Erendiz Özbeyoğlu-Eren Yayınları
Boğaziçi'nde bir Gezinti/Anaplous Bosporou: Dionysios Byzantios Çev:Mehmet Fatih Yavuz-YKY yayınları
İstanbul Arkeoloji Müzesindeki Boğaziçi Harita resimleri
Boğaziçi ve İstanbul/Der Bosphor und Constantin opel: Dr. Philipp Anthon Dethier- Eren Yayınları 1993
Bizans Devrinde Boğaziçi: Prof.Dr. Semavi Eyice- Yeditepe Yayınevi 2007
Iustınıanus Döneminde İstanbul'da Yapılar/Procopıus'un Birinci Kitabının analizi: Fırat Düzgüner-Arkeoloji ve Sanat Yayıınları
Türkiye'deki Tarihsel Adlar:Prof. Dr.Bilge Umar-İnkilap yayınları-1993