Dionysios Byzantios Anaplus Bosporu (Türkçesi Boğaziçi'nde bir gezinti, Çeviren:Mehmet Fatih Yavuz) adlı yapıtında Beylerbeyi'nden AKRAİ RHOİZOİSAİ diye bahsediyor ve diyor ki;
Akrai Rhoiziasi (Beylerbeyi), Diskoi (Beylerbeyi açıkları)
Kikonion'un (Çengelköy) arkasında, adını çevresinde dalgaların kıyıya çarparak çıkardıkları sesten alan AKRAİ RHOİZOİASİ (= Uğuldayan burunlar) ve DİSKOİ (=Diskler) vardır. (Diskler Beylerbeyi açıklarında bulunan iki yuvarlak kayaydı) Disklerden ilki daha büyük, ikincisi daha küçüktür. Her iki kaya da biçimlerinden(yani disk şekillerinden) bu adı alır.
Petrus Gyllius ise De Bosporo Thracio adlı eserinde RHOİZOUASİ olarak aktarıyor Beylerbeyi'ni ...(İstanbul Boğazı-Çev:Erendiz Özbayoğlu, Eren Yayınları)
Stauros ismine Evliya Çelebi; Seyahatnamesi'nde 1.de s. 469 2. de ise.168de değiniyor, bu adın İstavroz ile ilgili değil civardaki İstavrit balığı ile ilgili olduğunu söyler. Ama İstavrit ismi de istavroz ismiyle bağlantılı görünüyor.
Semavi Eyice Bizans Devrinde Boğaziçi adlı yapıtında Beylerbeyi'ni ve kalıntıları anlatırken ilginç yorumlar ve tesbitler yapmış. Stauros isminin Çengelköy/Kikonion ile Kuzguncuk/Khrysokeramos arasında bir bölge adı olarak zamanımıza kadar geldiği görünüyor. Boğaziçi kıyılarında Bizans devrinde kalan az miktardaki kalıntılardan biri Osmanlı dönemindeki padişahlara mahsus İstavroz bahçesi adı verilen yerdeydi. Bu kalıntı Prof. Dr. Semavi Eyice'ye göre bu kalıntı planı ve mahiyeti anlaşılamayan tuğladan bir bina harabesi olup Beylerbeyi İskelesi yakınında idi. İlk olarak 1918 yılında Lehmann- Hartleben tarafından incelenen ve bir planı çıkarılan bu kalıntı*1958de burada caddenin genişletilmesi sırasında ortadan kaldırılmıştır.** Bu yapı doğuda bir apsisi olan, fakat esas mekanın planı anlaşılamayan tuğladan bir Bizans yapısı büyük ihtimal ile de kilise idi. Bu duruma göre Beylerbeyi'ndeki kalıntının Bizans devrinin Boğaziçi kıyılarındaki manastırlarının birinin yıkıntısı olduğu düşünülebilir. Sayın Semavi Eyice kitabında devam ediyor;
Eremyan Çelebi Kömürcüyan17. yy sonlarına doğru gördüğü "İstavroz Rum Kilisesi harap olmuştur. Kilisenin yalnız kubbesi kalmıştır ve içinde rüzgarlar eser durur" cümleleri ile kısaca anlattığı bina herhalde burası olmalıdır. *** Timoni'nin kitabında da İstavroz adı verilen yerde gördüğünü bildirdiği kalıntılar belki bu harabedir. Timoni'ye göre bir bakkal dükkanının arka tarafında önemsiz bir duvar yıkıntısından başka bir fırının arkasında daha önemli bir harabe vardır. Burada da tonozlardan başka, harabenin fırına yakın olan kısmında iki sütun bulunmaktadır. Yapının uzunluk ve genişliği 22 adımdır. **** Bu tarif Beylerbeyi İskelesi başındaki Bizans yıkıntısına oldukça uymaktadır. Çünkü burada apsisin iç tarafında iki sütun bulunuyordu. Timoni bu harabe içinde ayrıca Tİ DHİA PAVLOU yazılı damgalı tuğlalar bulunduğunu da bildirir. Beylerbeyi dolaylarında eski bir bir yapının varlığına işaret eden kompozit uslupda bir sütun başlığı da Çamlıca yolu üzerindeki Burhaniye Mahallesi'nde bulunarak İstanbul Arkeoloji Müzesi'ne 1932 nisanında getirilmiştir. envanter no: 4447. Böylece Beylerbeyi Bizans Devri kalıntıları ile burada bir takım yapıların varlığını belli eden bir yer olmaktadır.
İstanbul Arkeoloji Müzesi'ndeki Boğaziçi haritasında ismi RHOLZOUASİ şeklinde geçmekte.
*Lehmann-Hartleben, Archaeologisch-Epigraphisches aus Konsantinopel und umgeburg; Beylerbey, Byzantinisch-Neugriechische Jauhrbücher",3 (Berlin 1922), s. 110-113, 1 plan ve 1 foto ile
""Feridun Dirimtekin, Beylerbeyi'nde bulanan bir Bizans kilisesi, Ayasofya Müzesi yıllığı (1959) s. 11-13 ve 27-29 (İngilizcesi) res? 24-27 ile lev. 3
***Eremyan Çelebi Kömürcüyan, İstanbu Tarihi s.52
**** Timoni, Promenades, 2, s. 235