21 Ekim 2010 Perşembe
Menemen Yanıkköy'de Yeldeğirmenleri
Antik Sardene/Dumanlıdağ eteklerinde ve Neon Teikhos öreni önündeki tepelerde, Yanıkköy ve Doğaköy arasında görülen tek değirmen de Manisa Boğazına dek sokulan rüzgarları tutuyordu.
Kaynak: Tepekule Tarih Dergisi 2000 Sayı:2 Ege'nin Yel Değirmenleri - Değirmenlerin arkeolojisi yapılır mı? Sahife:3 Şükrü TÜL.
Hermos/Gediz Nehri'nden Sardene/Dumanlıdağ'dan Mainomenos/Menemen'e
Mainomenos/ Menemen, eskiden deniz kenarında bir kıyı yerleşimiyken Gediz (Ermos / Hermos) nehrinin doldurmuş olduğu topraklar sayesinde bugünkü mevcut yerini almıştır. Menemen’in adının anlamı; Melamana idi. Mela-(u)ma –(wa)na, Ma boğazı, Ma halkının ülkesi anlamındadır. (Bilge Umar)
Gediz nehri zaman zaman azıp durarak ortalığa zarar verdiği dönemlerde Helen dilinde “Azıp kudurmuş” anlamındaki Mainomenos diye anılmıştır ve bu ad Menemen’e isim kaynaklığı yapmıştır. (Ersin Doğer)
SARDENE /Dumanlıdağ HERMOS/Gediz/Kadys? ırmağının kuzey kıyısında yer alır. SARDENE adı Bilge Umar'a göre Lydia'nın başkenti SARDEİS/Salihli gibi SWARDA köküne bağlıdır. Luvi kökenli bir addır. SWARDAWANA "KUTLU AKARSU ÜLKESİ" anlamındadır ve kasdedilen Kutlu Arda=Akarsu, hiç kuşkusuz SMARDA Yani S(Wa)-Ma-(a)rda, Kutlu Ma ırmağı diiye de anılan ERMOS/GEDİZ ırmağıdır. Çünkü GEDİZ Nehri NEON TEİKHOS/YANIKKÖY yanından geçer.
HERMOS adına gelince; bu sözcüğün Hellen dilinde bir anlamı yok, EU-MA kökünün ERMOS'a döndürüldüğünü ve sonra H eklendiğini anlatıyor Umar , Türkiye'deki Tarihsel Adlar kitabında.
Sardene/ Dumanlıdağ eski çağlardan, hatta Tunç/Bronz çağından bu yana bir çok antik kente irili ufaklı yerleşime ev sahipliği yapmıştır.
Bunlar, Larissa/Buruncuk, Neon Teikhos/Yanıkköy, Temnos/Görece, Melanpagos/Göktepe, Palaudis/Emiralem yakını, Asartepe/Amuralema? ve Herakleia/Eski Emiralem 'dir. Diğer yerler Boztepe'deki yerleşim, Notion?, Panaztepe ve birçok küçük yerleşim, kilise ve kalıntı barındırır. Bu yerleşimlerin bir listesini yakında bu bölüme yükleyeceğim.
Başka bir rivayete göre Menemen adı Bergama Kralı Eumenes’den gelmektedir.
Bugün Menemen Merkezde yani içinde doğru düzgün bir kalıntı yeri bulunmamaktadır.
MS.100 yıllarında kıyı boyunca tekneler işlemiştir. 1764 yılında Chandler, İzmir ile Menemen’in iskelesi arasında yoğun bir deniz ticareti olduğunu gözlemlemiştir.(G.E. Bean)
Güney Aiolis diyebileceğimiz Menemen ve çevresinde, araştırmacılarımız farklı dönemlerde yapmış oldukları yüzey araştırmalarında değişik dönemlere ait birçok yerleşim yeri tespit etmişlerdir.
Recep Meriç 1984 yılında yapmış olduğu yüzey araştırmalarında Asarlık (Menemen, Asarlık Köyü), Kumtepe (Menemen, Yahşelli Köyü) MÖ.2000 ila MÖ.400 yıllarına kadar iskân gördüğünü belirtmektedir. Recep Meriç 1986 yılında yapmış olduğu 61 noktadaki yüzey araştırmalarında ise şu kanaate varmıştır: Bir çok höyük Erken Bronz çağda yerleşim görmüştür. Aiol ve İon kolonizasyon döneminde yeni kentler kurulduğu gibi, bu eski yerleşimler de iskân görmüştür. Recep Meriç 1987 yılında yapmış olduğu yüzey araştırmalarında ise Menemen Merkez’e çok yakın olan Ulucak Köyü’nün kuzeyinde bir tepe üzerinde Klasik ve Helenistik döneme ait bir yerleşim ve ona ait kayalara oyulmuş bir kuyu tespit etmiştir.
Armağan Erkanal ise Panaztepe kazılarını sürdürürken 2001-2002-2003 yıllarında Güney Aiolis yüzey araştırmalarına devam etmiş ve 47 noktada yapmış olduğu araştırmaları bilim çevreleri ile paylaşmıştır. Menemen merkez'de ise: Kubilay İlkokulunun girişinde iki adet Bizans dönemi sütun başlığı ile iki adet Roma dönemi İon başlığı ve oldukça sağlam bir Rum kilisesi ile önünde zeytinyağı presi tespit edilmiştir.
Bütün bu yüzey araştırmaları ışığında Menemen Merkezinde bugünkü Kubilay Anıtının bulunduğu Yıldıztepe’de yalnızca Helenistik veya Roma dönemimden kalma bir mezar bulunmuş ve yine aynı tepedeki Hıdır Dede ziyareti yakınında Roma dönemimden kalma seramik parçaları bulunmuştur. Fakat bu yerleşimin Bizans döneminde iskân görmediği anlaşılmıştır.
Menemen ve çevresindeki bazı antik yerleşimler:
NOTION ? (BOZTEPE'deki yerleşim)
Günümüzde eski Menemen mevkii olarak bilinen eski asarlik Mahallesinin yamaçlarinda kuruldugu Boztepe (eski haritalarda Gavurtepe) üzerine adi bilinmeyen küçük bir antik kent kalintisi bulunmaktadir. Gerek yüzeyde, gerekse kaçak yazi ile yüzeye çikartilmis toprak içinde görülen çanak çömlek bu yerlesmeyi i.ö.7. yüzyilin ikinci yarisi ile 4.yüzyilin sonu arasina tarihlememize izin vermektedir. Yerlesmenin 4. yüzyil sonunda terkedilmis olmasinda herhangi bir kusku yoksa da, yapilacak derin bir sondajda elde edilen edilecek kanitlarda kurulusunun i.ö.9.-8. yüzyillara kadar çikmasi muhtemeldir.
Günümüzde oldukça tahrib edilmis ancak tek bir sira halinde yer yer tepenin dogu yamaçlarinda görülen bir sur duvari kalintisi kentin tahkimatli oldugunu göstermektedir. Defineciler tarafindan yapilan kaçak yapilarda yerlesmeyi olusturan konular ortaya çikartilmistir.
Bu kentin Herodos’un 12 kent arasinda adini saydigi ve yeri bilinmeyen Notion olmasi kuvvetle muhtemeldir. Kent, Aiol Birliginde erken dönemlerde ayrilan Smyrna’nin disinda, Aiolis’in en güneyinde yer almaktadir. Böylece, kentin bölge içinde konumu Hallen dilinde anlami “güney” vesa “güney rüzgari” olan Notion adina da uygun düsmektedir. I.Ö.4. yüzyilin sonunda terk edildigi veya çok önemsiz bir köy konumuna düstügü için Hellenistik ve roma Dönemlerinde de iskani süren, Ionia kenti Kolophon’un güneyinde, denize çikisi saglayan iskelesi konumundaki baska bir Notion ile karistirilmistir. Bu kentin, Ionia bölgesinde bulunmasina karsin, modern arastirmacilar tarafindan Aioller’in kurdugu Notion zannedilmis olmasi mümkündür.
PALAUDIS (ASARTEPE)
Emiralem-Manisa yolu üzerindeki Degirmendere köprüsünün hemen dogusunda, Dere Mahallesi’nin batisindaki ilk tepe üzerinde, sur duvarlarinin bir kismi günümüze kadar ulasmis olan bir kale harabesi bulunmaktadir. Son yillara dek adi Yamanlar (Spylos) üzerinden Smyrna’ya ulasan bir yol ile Phokaia Sardeis yolunun geçtigi dar Hermos geçidinin (Manisa Bogazi) kesistigi stratejik açidan önemli bir kavsagi kontrol etmektedir. Kuzeyinde yer alan Gediz (Hermos) Nehri’ne biraz uzak kalmasi gibi bir savunma zafiyetini de nehrin kiyisindaki Kocakaya tepesinde 4. yüzyilda kurmus oldugu daha küçük bir kale ile önlemis oldugu anlasilmaktadir.
Son 30 yilda gerçeklestirilen kaçak define kazilarinin yerlesme üzerine çok büyük bir tahribe neden oldugu görülmektedir. Hazine bulunmasi ümidi olmayan bazi sur duvarlari disinda her yer kazilmis ve yapilar tahrip edilmistir. 200 metrekarelik bir alana yayilan akropolis iskani kuzey yönünde büyük boyutlu poligonal ve rektogonal taslarindan almasik teknikte insa edilmis bir sur duvari ile çevrilmistir. Diger yönlerdeki duvarlarin temelleri, dis ve iç yüzeyleri dikdörtgen bloklardan olusturulmus içleri daha küçük taslarla doldurulmus sandik duvar teknigindendir. Akropolisin hemen kuzeyinde yan yana iki seki üzerinde içi kireç harç siva ile yalitilmis dikdörtgen bir sarniç ortaya çikartilmistir. Dogu yamaç üzerinde egimli bir yol kuzeye dogru yükselirken, bugün oldukça tahrib edilmis kapi araligi görevi yapan iki sur duvari arasindan geçmis olmalidir.
Tepe üzerinde yer alan akropolisin (Içkale) disinda halkin yasadigi mekanlarin, Degirmendere Vadisi’ne bakan yamaç ve etekler üzerinde yer aldigi, kuzey ve güneydeki dik yamaçlar üzerinden Degirmendere’ye kadar inen sur duvarlari ile korundugu görülmektedir.
Yüzeyde gözlenen çanak-çömlek parçalarindan (Bati yamaci ve Megara türü kaseler) hareketle yerlesmenin I.Ö. 4. yüzyil içinde terk edilmedigi, I.Ö. 3. ve2. yüzyillarda, zayif da olsa, iskan gördügü anlasilmaktadir.
Kuzeydogu ucunda yer aldigi Degirmendere Vadisi’nin bati yamaçlarinin en üst noktasinda saptadigimiz bir sinir tasi üzerinde, Melanpegos (Yamaçlar-Gökkaya Kalesi) ile sinir komsusu olan ve Palauditae halkinin oturdugu Palaudis isimli kentin adi görülmektedir. Bu adin Asartepe üzerinde yerlesmeye ait olmasi kuvvetle muhtemeldir. Zira sinir tasinin isaret ettigi kuzeydogu yönünde Asartepenin disinda bir yerlesme bulunmaktadir.
Bu durumda güney Aiolis’de Helenlerin kurmus olduklari 12 kentin disinda da Palaudis gibi baska yerlesmeler bulundugu anlasilmaktadir.
HERAKLEIA ( BALIKKAYASI )
Eski Emiralem’in köyünün yamacina dayandigi küçük Balikkayasi üzerindeki tahkimat izleri ve kayaya 3 adet oyulmus sarniç, bu tepenin antik dönemde küçük bir iskanin akropolisi oldugunu göstermektedir . Tapunun dogu, kuzey ve güney yamaçlari çikisi zor egimli ve dik, bati yamaci ise çikisa daha elverislidir. Tepede herhangi bir sur duvari rastlanmasina karsin, ana kaya üzerine düzeltilmis duvar kaynaklari görülmüstür. Duvari olusturan kare ve dikdörtgen bloklari ile eski Emiralem köyündeki evlerin duvarlarinda kullanilmistir.
Ayrica, Balikkayasi’nin kuzey-dogusunda Urla Çukuru mevkiinin hemen güneyindeki 95 rakamli Çobanintepesi’nin kuzey yamaci ile dogu yamaci üzerinde tek sira halinde dikdörtgen, kare ve çok kenarli büyük taslardan olusan bir antik sur kalintisi görülmektedir.
Birbiriyle baglantili olan bu iki küçük ölçekli kalenin Emiralem deresi boyunca Gedize dek uzanan verimli ovaya dagilmis bir antik iskanda iliskili olmasi mümkündür. Bu antik iskani izleri Urla Çukuru mevkiinde yogunlasmaktadir.
Bu antik yerlesmenin adiyla dogrudan iliskili olan yazili kanitlar, Göktepe köyünün bulundugu plato üzerinde Vakif Melengiç c-ve Osmantepe mevkiinde bulunan sinir tasidir. Su sinir tasinin, üzerindeki yazilara göre Melanpegos ile Herakleia topragini ayirdiklari anlasilmaktadir. Taslarin güneye bakan yüzeyinde Melanpagos ( Yamanlar Gökkaya ) kuzeye, yani Emiralem’e bakan yüzlerinde ise Herakleia adlari okunmaktadir. Dolayisiyla, Herakleia’nin Emiralem çevresine kalintilarina rastlanan antik yerlesme olmasi gerekmektedir. Nitekim antik yazar Bizansli Stephanos da kitabinda Aiolis’de Kyme yakinlarida bir Herakleia kentinin varligindan söz etmektedir. Ayrica I.Ö. 2. Yüzyillarda Bythinia Krali Prusias ll’nin Pergamon’a yaptigi bir sefer sirasinda Temnos’un yaninda, Topraklarini yagmaladigi kentler arasinda Herakleia’nin adi geçmektedir.
Bilge Umar- Aiolis- İnkılâp Kitabevi (2002) / Bilge Umar- Türkiye’deki Tarihsel Adlar- İnkılâp Kitabevi (1993) / Prof.Dr. Ersin Doğer- İlk İskanlardan Yunan İşgaline Kadar Menemen Ya da Tarhaniyat Tarihi- Sergi Yayınevi (1998) İzmir'in Smyrna'sı- Ersin Doğer- İletişim yayınları (2006) Recep Meriç- 3.Araştırma Sonuçları Toplantısı (1985) / Recep Meriç- 5. Cilt1 Araştırma Sonuçları Toplantısı (1987) / Recep Meriç 6.Araştırma Sonuçları Toplantısı (1988) / Prof.Dr. Armağan Erkanal- 21. Cilt2 Araştırma Sonuçları Toplantısı (2003) / George E.Bean- Eskiçağda Ege Bölgesi- Arion Yayınevi- (1997)
Hermos/Gediz nehri ile ilgili de TEMA'nın sitesinde şu bilgilere rastladım
Uşak'ın Gediz ilçesinde doğan ve İzmir'in Menemen ilçesinde Ege Denizi'ne kavuşan Gediz Nehri, 401 km uzunluğunda günümüzde. Önce Kütahya il sınırları içinde akan Gediz, Uşak merkez ilçeye bağlı Emirfakı Köyü'nün kuzeyinde Uşak topraklarına girer. Irmak, merkez ilçenin Güre Bucağı'na kadar kuzey-güney yönünde akar. Bu bucağın yakınlarında batıya döner ve Salihli ilçesinin kuzeydoğusundan Gediz Ovası’na girer ve güneyden Kemalpaşa Ovası’ndan gelen Nif Çayı ile Turgutlu'dan gelen Irlamaz Çayı'nı da yedeğine alarak, Foça tepelerinin güneydoğusundan İzmir Körfezi’ne dökülür. Irmağın kaynağı olan Murat Dağı'ndan Ege Denizi'ne ulaştığı noktaya kadarki uzunluğu 401 km olup, su toplama havzası ise 17.500 km²'dir. Taşkın dönemlerinde sık sık yatak değiştiren Gediz Nehri, yaklaşık 40.000 ha’lık bir delta oluşturmuştur. Zaman içerisinde İzmir Körfezi’ndeki bazı adalar da kara ile birleşmiş ve delta ovası içerisinde kalmıştır.
Bu nehir, mitolojik çağlardan beri bölgemizin en önemli hayat kaynağı olarak, buradaki yaşamın bir sembolü, önemli bir akarsu olarak bugüne dek varlığını sürdürdü.
Gediz Nehri'nin mitolojik çağlardaki adının "azgın, öfkeli, taşkın" anlamını çağrıştıran Memaniomenos veya Mainonemos olduğunu bilmek, bu nehri anlamaya yeterli. Şairlerin babası Homeros'un ünlü eseri İliada Destanı'nda "Maionia" diye anılan Gediz Nehri'nin buradaki anlamı ise "Kutsal Ma Nehri" veya "Kutlu Akarsu"dur. Halikarnas Balıkçısı'na göre, ondan önceki ismi Paktalos olan Gediz Nehri için, pek çok öykü ve hikayeler de anlatılır. Gediz Nehri, Belkıs Efsanesi'nde olduğu gibi de efsanelere bile konu olmuştur.
Yunanlıların tarihte Hermos adını verdikleri bu nehire, Romalılar latin yazımına uydurarak Hermos demişlerdir. Perslerin Serabad dediği, o zamanki halk dilinde ise Sarabad'a dönüşen bu nehir, günümüzde ise çıktığı yere göre Gediz olarak adlandırılmış. Zaman zaman taşması nedeniyle "Cadı Gediz" adı da takılan Gediz'e, yöremizde ise bu nedenden dolayı çamurlu suyu ve toprağı dolayısıyla köylüler tarafından "Sarıkız" da denmiştir.