ÇORUK Köyü:
Burhaniye ÇORUK Köyü; Mezarlığındaki eskiçağ kalıntıları:
Ören yakınlarında dolaşırken Çoruk köyünde ve mezarlığında bulunan bu fotoğrafları çekmiştim.
Çoruk'da her çevre Osmanlı,Roma ve Bizans kalıntıları ile doluydu.İyiki de çekmişim.Şimdi bu kalıntıların korunup korunmadığını da yeni digital makinamızla çekerek bölgeye bir gidişimizde yine belgelemeyi düşünmekteyim.
Adramytteion'da yüzey araştırmaları ve kazılar gerçekleştiren değerli arkeolog Prof.Dr.Engin BEKSAÇ Tarihin Işığında Burhaniye adlı kitabında ve Adramytteion Kazı raporlarında Çoruk mezarlığına da değiniyor.
Aslında antik kaynaklarda ADRAMYTTEİON kenti yakınlarında bir İOLLA kentinden bahsediliyor. Biraz daha ilerde Fuğla Tepe var, İolla kenti'nin burası olabileceği tahminleri yapılmıştır. Çoruk çevresindeki kalıntıların da İolla 'nın izleri olabileceği düşünülmekte. Çoruk ve çevresinde önemli bir Osmanlı, Roma,Bizans uygarlığının izleri görülmeye ve yaşatılmaya değer görülüyor.
İşte Ören ve Antik Adramytteion yakınlarındaki Çoruk mezarlığı ve ilginç kalıntılar;..,
2 Nisan 2009 Perşembe
Adramytteion Antik Kenti,Burhaniye/Ören-1
Adramytteion buluntusu çok estetik bir Roma dönemi büstü, Bergama Müzesi'nde sergilenmektedir.
Adrmaytteion kalıntıları ile Ören'liler, Çok eski bir fotograf
Adramytteion antik tiyatro yeri
Antik çağda adı ADRAMYTTEİON olan BURHANİYE-ÖREN Bir tarafında antik MADRA dağı,
kuzeyinde ise İDA(KAZ DAĞI)ile çevrili, Çevresinden HAVRAN (EUENOS) ve
KARINCAÇAY(OLLİOS)geçen antik çağda kendi adıyla anılan körfezin kıyısında kurulmuştur.
Prof.Dr.Bilge Umar Türkiye'deki Tarihsel Adlar kitabında şu tesbitleri yapıyor. ADRA ana tanrıçanın erkeği anlamına gelmekte ve bu isim de Anadoluda bulunan, bütün yer adlarında görülen,öz be öz Anadolulu,LUVİ kökenli bir antik kent adıdır.
ADRAMYTTEİON'unda tüm kıyı kentlerinde olduğu gibi kalıntıları zaman içinde talana uğramıştır.
Ancak Prof.DR. Engin BEKSAÇ tarafından başlatılan kazıları, Doç.Dr. Tülin ÇORUHLU sürdürdü ve antik kentte çok önemli buluntularla karşılaşılmakta. Son yıllarda ise Adramytteion kazıları durdu..
BURHANİYE ve çevresi ile ilgili Prof.Dr. Engin BEKSAÇ'IN TARİHİN IŞIĞINDA BURHANİYE isimli çok önemli,güzel bir çalışması çıktı.Tüm ÖREN sevenlere duyurulur.
Şehrin tarihçesi, bilinebilen ilk yerleşim yeri olan ve bugünkü İskele Mevkii yakınlarında Lidya Kralı KREZÜS’ ten çok önceleri kurulan ANAHOR veya PİDASUS adlarıyla anılan büyük bir şehir ile başlar. M.Ö. 1443 yılında , ilk kez MYSİA bölgesi halkı tarafından inşa edilmiş olan kent, Antik Çağda ADRAMYTTEİON’a bağlı olarak kalmış ve tarih boyunca da ADRAMYTTEİON (latince adıyla ADRAMYTTİON) veya ADRAMYTTUM adları ile birlikte anılmıştır. ADRAMYTTEİON adı Lidya Kralı KREZÜS’ün kardeşi ADRAMYS’ten kaynaklanır. ADRAMYS , savaşlarda harap olan kenti yeniden inşa ettirmiş ve kendi adını vermiştir.
Tarih kitapları Edremit Körfezi’nin çok eski çağlardaki en önemli yerleşim yerinin Eski Edremit diye bilinen, bugünkü Ören İskelesi yanında bulunan Karataş Mevkii’nden itibaren 8 km.lik bir daireyi kapsayan ADRAMYTTEİON olduğunu yazar.Tarihçiler ADRAMYTTEİON’un civarında TROYA/TROİA/İLLİON, PERGAMON/BERGAMA ve THEBE/TAİP/TEPEOBA, KUMLUCA, HAVRAN gibi ünlü şehirlerin bulunduğunu , o devirde bölgedeki tek Anayasa Mahkemesinin ADRAMYTTEİON’da olduğunu ve kentin Hukuk Merkezi olarak anıldığını belirtirler.Romalıların istila devrinde Edremit ile birlikte Roma İmparatorluğu topraklarına katılmış olan kent,bu devirde kültürel bakımdan çok önemli bir yerde bulunmaktaydı.MS. 280-305 tarihlerinde Anadolu’daki 45 psikoposluktan biri Adramytteıon’da bulunmaktadır. Daha sonraları Bizans İmparatorluğu egemenliğine giren şehir, bu dönemde önemini giderek kaybetmiş ve bu topraklar üzerinde sık sık yaşanan savaşlardan dolayı günümüze çok az sayıda tarihi eser kalmıştır. Selçuklu İmparatorluğu’nun yükselme devrinde bu imparatorluğun egemenliğine giren kente, Selçuklu İmparatoru KILIÇ ASLAN tarafından Sınır Komutanı olarak TAYLI BABA gönderilmiş; TAYLI BABA bölgeyi Bizanslılardan tamamen temizlemiş ve dağınık halde yaşayan halkı, bugünkü Taylıeli Köyü’nün olduğu yerde toplayarak burayı kendine merkez yapmıştır. Ancak bölgenin dağlık ve genişlemeye elverişsiz olması yüzünden Taylıeli Halkını daha sonra bugünkü Memiş Mahallesi’nin olduğu düzlüğe taşımıştır. Selçukluların dağılması ile Karesioğulları’nın eline geçen kent,1323 yılında da Osmanlı İmparatorluğu’na bağlanmıştır. 1484 yılında ise bugünkü Kızıklı Köyü’ne doğru uzanan Su Kemeri’ne atfen KEMER adını almıştır.1866 yılına kadar Edremit’e bağlı bir Bucak olan kent, 1867 yılında bağımsız İlçe olmuştur. 19. yy’da Sultan Abdülhamit zamanında oğlu BURHANETTİN’in adına atfen ilçenin adı BURHANİYE olarak değiştirilmiştir. Milli Mücadele döneminde tüm Ege Bölgesi ile birlikte işgale uğrayan Burhaniye 08.EYLÜL.1922’de kurtulmuştur.
İlçe Merkezi, denizden 4 km. içeride olup, denizden 10 m. yüksekliktedir. Akdeniz ve Ege iklimlerinin karakteristik özelliğini gösterir. Kış ayları ılık ve yağışlı, yaz ayları ise sıcak ve kurak geçer. Bölge, kara ve denizin ısınma farkından doğan Meltem ve İmbat rüzgarlarının etkisi altındadır.
Ekonomisi tarıma dayalıdır. Başlıca ürünler zeytin, pamuk, sebze çeşitleri,şekerpancarı, buğday ve çeşitli meyvelerdir. Zeytinyağ, sabun, un konserve ve salça fabrikaları başlıca sanayi kuruluşlarıdır. Turizm de en önemli gelir kaynaklarındandır.
Balıkesir - İzmir - Çanakkale yol ayrımı üzerinde bulunan Burhaniye’den bu üç ilimize günün her saatinde otobüs bulunabilmektedir. Ayrıca Bursa, Ankara ve İstanbul gibi büyük illerimize de her gün sabahtan gece yarısına kadar çeşitli saatlerde otobüs vardır. İlçe girişinde kurulan ve üç yıldır hizmet vermekte olan Körfez Havaalanı da ilçeye ulaşımda çok önemli bir olanak sağlamaktadır. THY haftada iki gün karşılıklı olarak İstanbul - Burhaniye seferleri yapmaktadır.
Burhaniye nin dağlık bölgesinde ilk çağlardan bugüne çeşitli kaya sunakları kalmıştır.Bu sunaklar Tanrılara tapınma ,arınma ve ibadet yerleridir. Yöremizde 1995 ten beri Sakarya Üniversitesi Güzel sanatlar fakültesi Doç.Dr.Engin BEKSAÇ başkanlığında yapılan arkeolojik yüzey araştırmalarında benzerleri ancak Doğu ve Orta Avrupa ülkelerinde görülen, Türkiye de ise çok az örnekleri bulunan Kaya Sunakları tespit edilmiş ve ilk kez Doç.Dr.Engin BEKSAÇ tarafından bilim, arkeoloji, kültür ve turizm çevrelerinin dikkatine sunulmuştur. Yöremizdeki Madra Dağlarının eteklerinde özellikle de Burhaniye sınırları içinde yoğun bir biçimde karşılaşılan Kaya Sunakları plan bakımından Antik Çağ ın tapım yerlerinden farklıdır. Temel antik dini merkezler, tapınak yapılarını barındırırken Kaya Sunakların bulunduğu alanlarda en azından bugüne kadar kalacak olan sağlam olan dini yapılara önem verilmemiştir. Bunun nedeni; Kaya Sunaklarının temsil ettiği dinsel düşünüş tarzının doğayla bütünleşmeyi gerektirmesi gerekmektedir. Merkezinde bir ana tanrıça olan bu inanç sistemi kaya sunağını ana tanrıça ve eşi ile özdeşleştirmektedir. Dolayısı ile de kaya sunağı, Tanrıça nın eşi ile birlikte oturup evrendeki canlıları yönettiği “ikili taht” olarak görülmekteydi. Bu doğa kültünde Kaya sunağı Eril Doğa gücünü Mağara ise gizemlerle birlikte Dişil doğa gücünü sembolleştirmekteydi. Kaya sunaklarındaki ayinler büyük olasılıkla evren yapısını sembolize ediyordu. Dinsel törenler de evrensel yapının işlerliğini göz önüne sermek için yapılırdı. Ana Tanrıça Kültü ne bağlı seçilmiş insanlar önce düz bir alanda toplanır alanın etrafındaki havuzlarda arınırlardı. Böylelikle törene ve adakların tanrıçaya sunulmasına hazır hale gelirlerdi ki bunun için kaya sunaklarının çevresine nişler oyulmuştu. Sunakta toplanan gruptan belirli kişiler seçilerek Tanrıçanın sırlarına ulaşmak için kayanın zirve noktasına götürülür ve orada bulunan havuzda kanla yapılan arınma töreninden sonra da ana tanrıça ve eşini sembolize eden ikili taht önünde kendilerine “Tanrıçanın bilgisi” fısıldanırdı.
Genel olarak Trako-Frig tipli bir çıkış gösteren Kaya sunaklarının Erken Demir Çağı ndan başlayan ve hatta Bronz çağı na uzanan bir geçmişi olmalıdır. Bu sunakların daha sonra Roma Devrinde kullanıldığı ve erken hristiyanlık sürecinde de faal olduğu fark edilmektedir. Sunaklar aynı kültistik ihtiyaçlara cevap verecek nitelikte örgütlenmiş olup Demir çağı trak ve Avrupa kültleriyle Anadolu ve ege kültlerinin bir kavşak ve kaynaşım noktası olan bölgeye özgü nitelikler de sergilemektedirler. Cilalı taş devrinden beri var olan Tanrılaştırılmış Doğa ve bereket inancının en güzel örnekleri olan kaya sunakları temsil ettikleri evren gibi kendi sırlarını da bize henüz vermiş değiller. Üzerlerinde daha çok araştırmalara gerek vardır. Burhaniye ve çevresinde bu konuda yapılacak araştırmalar bizi kuşkusuz çok daha ileri ve inanılmaz sonuçlara götürecektir.
Adramytteion antik kentini uzunca bir zaman Sakarya üniversitesinde öğretim üyesi olan Prof.Dr.Engin BEKSAÇ Başkanlığında bir kazı ekibi araştırdı..Sayın Beksaç şimdi Trakya Üniversitesinde görevli ve kendisinin TARİHİN IŞIĞINDA BURHANİYE adlı bir çalışması var.Ve bu çalışma Mysia antik bölgesi ile ilgili en yetkin araştırmaların başında geliyor.Kültür bakanlığının kazı araştırma toplantı raporlarında da BEKSAÇ'ın Burhaniye,Ören,Havran,Gömeç ile Ayvalık'ta incelemeleri var.
2004 yılından bu yana Adramytteion ve çevresini Sakarya Üniversitesinden Yrd.Doçent Dr.Tülin ÇORUHLU başkanlığındaki kazı ekibi araştırmaktaydı. Ancak son yıllarda kazılar durdu.
Kazılarda Adramytteion kazı alanı, Ören Kilisesi'nin bulunduğu alan dışında ve Ören Ören meydanında parkta yeni buluntulara ulaşıldı.Bu kalıntılar ile ilgili bilgileri ekipçe hazırlanacak kazı raporlarında öğreneceğimizi biliyoruz.İşte Adramytteion'daki yeni açma ve buluntular;...Ören Arkeoloji Parkı, Arkeoloji Parkı yanındaki kalıntılar alanı, Plaj çevresindeki devşirme malzeme ile inşa edilmiş duvarlar, Ören Kilisesive çevresindeki bilimsel kazı alanı, nekropol kalıntıları ve Adramytteion....